Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
8/10 puan verdi
·
46 günde okudu
İlksöz: Sevdik bir kere. Genelde bir ya da birkaç kitap okuduktan sonra karar veririm bir yazarın tüm kitaplarını okumaya. İnsan bırak bir kitabını, bir hikâyesini bile okumadan 'ben bu yazarın tüm kitaplarını okuyacağım' der mi? Ender de olsa diyoruz işte biliyorsunuz siz de. (Bazen bir alıntı okutmuyor bize bilmediğimiz bir kitabı). Selçuk Baran'la nasıl bir bağ kurduk bilemem. Bazen bir fotoğraf ya da bir hikâye adı bile yetiyor işte. Bizim de o bir fotoğraf ya da bir hikâye adı beni bu yolculuğa çıkardı. Dedim oku, bütün hikâyelerini, romanlarını oku. Basım sırası yapıp yola koyulduk seyyah misali. (İsteyen olursa diye Öykü Haziran (1972) Anaların Hakkı (1977) Kış Yolculuğu (1984) Tortu (1984) Yelkovan Yokuşu (1989)  Arjantin Tangoları (1992) Roman Bir Solgun Adam (1975) Bozkır Çiçekleri (1987)  Güz Gelmeden (ölümünden sonra, 2000)) Haziran'la başladı yolculuğumuz, Haziran'da biten bir yolculuğun üstüne. İlk hikâyelerden değdi yüreklerimiz. Bazen yalnızların, unutulmuşların dili oldu, anlattı, dinledim empati yapmama gerek kalmadan. Hüznü tutuşturdu ellerime, 'aman yanmasın ellerin' diyerek. O hüznü daha da tutuşturduğumu görünce ellerimde, buruk buruk gülümsedik birbirimize. Kimsenin görmediği, başını çevirdiği şeyleri anlatırken o şiirsel cümlelerle 'sıkılırsan geç istersen, ilk anda kopmayalım birbirimizden' dedi, benim onlara olan ilgimi hiç bilmeden. 'Umutsuz öykülerle boğmak istemem seni ama elimde değil' dedi biraz da üzgün üzgün. Hepimiz o umutsuzluğa demir atmışız da bakma işte yine de açıldığımız kadar açılıyoruz denizde, dedim, kendimizi kandırarak, uzaklaştıkça o çıpayı unuturak. 21 öykü içinden daha çokça sevdiklerim: İhtiyar Adam ve Küçük Kız, Konuk Odaları, Kent Kırgını, Analar ve Oğullar, Leylak Dalları. En yakın zamanda ilk romanı ile devam edecek yolculuk. Tadımlıklar Sonsöz'de. Tavsiyemdir. Kitapla. Sağlıcakla. . Sonsöz(ler): tekne limana ulaşacak nasıl olsa. Martılar var ya... Martılar bir yerlere götürür hep. . Annem aralıklara dayanamaz, sızıntılardan ürker, dar yerlere tıkılmayı, kilitlenmeyi sever. Yaşam sonsuzdur çünkü. Onu küçültmek gerekir. Sınırlar çekerek, kilitleyerek, örterek... Avcumuzda kalan kırıntıları didikleyip bin parçaya bölerek... Bölüp küçülttükçe zenginliğimizi çoğalttığımızı sanarak. . Hiçbir şeye yetişemedik. Hep geç kaldık. Ya da erken mi başlanıldı koşmaya nedir? İkisi arasındaki farkı bulamıyorum. Güzelim tutkular yaşanmaya başlanmadan yorgun düşüyor ve bu arada bir ömür geçmiş oluyor. . Neden bilmem, ağlamak istiyorum. Çoktandır ağlamadım. Kırkımı geçeli daha az ağlıyorum. En son amcamın ölümünde ağlamıştım sanırsam. Şubattı. Kar yağıyordu. Bildiğim bütün gömülme törenlerinde kar yağmıştır. Ne garip değil mi? Ama şimdi haziran, kimsenin öldüğü yok. (Ah Be Selçuk. Var,  Haziran'da ölen var) . Neden öyle başınızı öne eğdiniz? Ağlamıyorsunuz ya... Bakın hüzün hiçbir şeyi çözümlemez. Tıpkı karanfiller gibi. Öyle eskidi ki hüzün, artık kullanmayın. Hüznün yerine öfkeyi salık verebilirim. Ya da gülmeyi deneyin. .  Uyusam, uyusam... Hiç uyanmasam. Çünkü biliyorum, yapacağım hiçbir şey kalmadı artık. Ne kadar yorulsam boş. Ama yeterince yaşanmadan da ölünmüyor ki!
Haziran
HaziranSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2020445 okunma
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.