Bir çocuğun yüreğine, düşlerine, çocuksuluklarına, korkularına sahip olamadan yaşayan çocuklar... İnsanları, rakamlarla, kurallarla, biçimlerle değerlendiren; her şeyin, yaşamların bile her santiminin parayla alınıp satılan bir mal olduğunu savunan bir yaşam felsefesinin kentsoylu savunucuları ve uygulayıcıları... Bunların boyunduruğunda ve kömür madenleriyle dokuma fabrikalarında yaşamaya çalışan İşçiler... Sevme hakkı bile olmayan kadınlar... Coketown kasabasının insanları... Geniş yığın- ların sanayi devrimi sırasında çektiği acıları ve yoksullukları gerçekçi bir bakışla anlattığı romanlarıyla tanınan 19. yüzyılın en büyük İngiliz yazarı Charles Dickens (1812-1870), Zor Zamanlar adlı bu romanında, Coketown kasabasının insanlarının buruk yaşamını anlatıyor. Kitabın giriş kısmında yazan bu özet kısmı çok beğendim.Dickens'ın okuduğum her kitabını heyecanla aldım elime... Her kitabında farklı bir dünyaya girdim, farklı hikayelere yol aldım. Dickens'ın hayal gücünü, özgünlüğünü toplumsal sorunlara bakış açısını ve bunu her kitabında farklı farklı yansıtışını çok sevdim. Kitapları filme uyarlanacak derecede etkileyici, olay ve karakterler yönüyle zengin bir içeriğe sahip.. Bu kitabında kömür şehrinde dokuma fabrikalarında çalışan işçi sınıfınının yaşadığı haksızlıkları, Zengin Grandgrint ailesinin gerçekçi sistemine kurban edilen çocukların hikayesi vardı.Bay Grandgrintin kızı Lousianın 20 yaşında olmasına rağmen 50 yaşındaki fabrikatörle evlendirilmesi, erkek kardeşi Tom'un iyi bir eğitim almasına rağmen yaşadığı kötü hayat ve insanlara yaşattığı sıkıntılar ve tüm bunlara sebep olan babaları Bay Grandgrint... Bay Grandgrint kitabın sonlarına doğru çocuklarına verdiği zararın farkına varıyor ve çocuklarının iyiliği adına ne gerekiyorsa yapmak istiyor. Ama geç kalınmış bir pişmanlığın sonu iyi bitmiyor. Diğer taraftan sirkte çalışan fakir küçük bir kız çocuğu olan Sissy babası tarafından terk ediliyor. Sissy'in hayat hikayesi Bay Grandgrintlerin evinde devam ediyor. Diğer çocuklar gibi Sissy'ninde hikayesi de çok acıklıydı. Dickens'ın eserlerinde duygu yoğunluğu çok fazla var. Dokuma atölyesinde çalışan Stephenın hikayesine hiç başlamayayım. Bu adamın hikayesi acının bambaşka bir boyutuydu. Evliliği, sevdiği kadına kavuşamaması, uğradığı haksızlıklar ve haketmediği bir sonun, kötü bir ölümün onu bulması... Olan hep namuslu, dürüst, erdemli insanlara oluyor gerçek hayatta da... Çok güzel bir kitaptı gerçekten. Sadece tek bir olumsuz yönünü söyleyeceğim baştan sona hep hüzün, üzüntü ve dram vardı. Araya keşke bir iki güzel anılar, sevinçler eklenseydi, ne bileyim Samuel ölmeseydi yada Louisa birine aşık olsaydı, mutlu olsaydı gibi... Ama maalesef kitabımızda hiç okuru mutlu edecek bir olay yoktu. Hep kahır, hep kahır, hep kahır diyeceğim :))) Siz değerli 1k okurları size tavsiyem bu kitabı mutlu bir zamanınızda okuyun ki kalbinize ağır gelmesin...

Zor ZamanlarCharles Dickens · Oda Yayınları · 20091,037 okunma

·

141 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.