Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
8/10 puan verdi
1001 gece
Ah şu Bin Bir Gece Masalları nasıl da bütün bir dünya edebiyatını etkilemiş, nasıl da bazı yazarları kendine hayran bıraktırarak yaşamlarını tamamen değiştirmiş. Salman Rushide’de böyle bir aile de doğup büyümüş. Babası İbn Rüşd’e olan sevgisinden dolayı soyadına onun ismini vermiştir. Yani aslında bu romanı anlamak için önce baya bir birikiminizin olması gerekiyor. Bin bir gece masallarını ve bu masallarda geçen konuları, motifleri; İbn Rüşd’ün hayatını ve felsefesini; Gazali’nin hayatını ve felsefesini; yirmi birinci yüz yılda meydana gelen olayları özellikle on bir eylül olaylarını; orta doğu ve İslamcı hareketleri ve en önemlisi kitabın yazarı Salman Rushide’yi okumuş ve bilmeniz gerekir. Kitabın başında yazar önce bize cinler ve dünyaları hakkında bilgiler verir. Sonra İbn Rüşd Dunia adına bir cinniyeyle evlenir ve ondan bir sürü çocuğu olur. Çocukları dünyanın her yerine yayılır. Kitabı güzelleştiren noktalardan biri de İbn Rüşd’ün Dunia’ya Gazali ile aralarındaki rekabeti ve münakaşaları anlatması hatta Gazali’den düşmanın diye bahsetmesidir. İkisinin felsefesi ve birçok felsefenin tutarsızlığı… Gazali korkunun baskın bir güç olduğunu ve insanların tanrıya inanması için korkunun egemen olmasını savunur ama İbn Rüşd onun aksini söyler. Bu felsefe ve iddialaşma ile kitapta oluşarak genişler. “Dünya üzerinde bir korku krallığı kurma sürecindeyiz ve bu vahşilere göre bunu meşrulaştıran tek bir yasa var; şu ya da bu tanrının yasası. İlahi bir varlık adına yaptığımıza inanırlarsa ne istersek yapabiliriz, aşağıdaki sersemler de hepsini acı ilaç niyetine yutar.” s.257 Kitabın diğer bölümlerinde kendimizi bu yüzyılda buluruz ve Dunia’nın çocuklarını okuruz. Yazarın özellikle seçtiği bu kişilerin hayatlarını öğrenirken onları neden öğrendiğimizi de okudukça anlamaya başlarız. İbn Rüşd ve Dunia’nın çocuklarının hayatlarını günümüzde geçince doğunun masalsı anlatımı, Bin Bir Gece Masallarının motifleri harmanlayan yazar dikkatimizi bu yüz yılda olan olaylara çekmeye çalışır. Tabii bunu son derece üstü örtük bir şekilde çağrışımlar, benzetilen mekanlarla anlatır. Cinlerin dünyasına geçtiğimiz de ise Gazali’nin yaşadığı dönemde serbest bıraktığı bir cinden insanların üzerine korku salmasını söyler. Çünkü İbn Rüşd ve Gazali ölmüş olsalar da iddiaları hala devam etmektedir. Kitabın masalsı ve fantastik öğeler taşıması da bu bölümlerde çoğalıyor. Ölü Gazali’nin bir toz zerresi olarak cini ile konuşması, İbn Rüşd’ün aynı şekilde toz olarak Dunia’yla konuşmaları, dünyalar arası açılan portallar ve cinler diyarı olan Peristan ile Dünya arasında savaş. Kitapta sık sık Dünyalar Savaşı olarak değinilen bu savaşı okumaya başlarız böylece. Tam da bu noktada yaşadığımız dönem olaylarına üstü kapalı yoğun göndermeler baş gösterir. Kaf Dağının ardında bulunan Peristan’da da olaylar iç açıcı olmaz. Okurken kendimizi bin bir gece masallarından birini okuyor hissine kapılabiliyoruz. Bin Bir Gece Masallarını okumayan birisine ise tamamen saçmalık gelebilir bu kısımlarda. Başta da söylediğim gibi kitabı anlamak için iyi bir birikim ve Salman Rushide’yi bilmek gerekiyor. Dünya Savaşı sürerken Doğu ve Batı’nın ya da İslam ve diğer dinlerin felsefelerinin çatışması, karanlık cinler olarak nitelendirdiği cinlerin dış özelliklerini tanımlarken İslami örgütleri tanımladığını hissedebiliyoruz. Özellikle on bir eylül olaylarından sonra Müslümanların Amerikalılar tarafından dışlanması, hepsine terör gözüyle bakılmasının nedenlerini anlamamız için masalsı bir konu seçmiş diyebiliriz. Peki neden bu kadar kapalı bir anlatım? Yine konu dönüp dolaşıp Selman Rushide’nin Şeytan Ayetleri kitabına geliyor. Müslümanlar tarafından sevilmeyen yazar, yıllarca aldığı ölüm tehditleri, dışlanma ve karalamaların etkisi ile tepkileri bir kere daha üzerine çekmemek için sanırım böyle bir yöntem seçmiş. Savunduğu ya da aktarmaya çalıştığı görüşlerinin doğru ve yanlışlığına bakmadan, sanatsal açıdan ele alındığında çok başarılı olduğu söylenebilir. Çünkü çok ince noktalar, ince göndermeler var. Sıradan bir masal olarak da okuyabilirsiniz kitabı ya da masallar yolu ile çağımızdaki birçok olaya farklı bir bakış açısı sunmaya çalışan bir eser olarak da. Tabii Rushide2nin hiçbir kitabında kendi anlatımını bu kadar tekrarladığını hiç okumadım. Fakat bu romanında hemen hemen her bölümde cinlerin dış özelliklerini, yaşadıkları yeri, konumlarını, sevip sevmediklerini, yaşama biçimlerini yazmış. Başka bir bölümde söylediği bir özelliği bir kere daha söylemekten çekinmemiş. Bu durum beni sıktı ve şaşırttı diyebilirim çünkü edebiyatçılar genelde böyle hatalara yer bırakmak istemezler. Belki de Rushide daha iyi anlaşılmak için okurun kafasına vura vura vurgulamak istemiştir kendince, bilemem. Kitabı okumayı düşünüyorsanız size tavsiyem, İbn Rüşd, Gazali, Bin Bir Gece Masalları, Salman Rushide hakkında araştırma yapmanız. Ve kesinlikle yazarın okuyacağınız ilk kitabı bu olmasın.
İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece
İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz GeceSalman Rushdie · Can Yayınları · 2016105 okunma
··
496 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.