Öncelikle yazarımız Abdulkadir Turan'a büyük bir teşekkür sunma ihtiyacı hissediyorum.Bu kitaptan önce Selahaddin'i anlatan üç roman daha okumuştum fakat adı üzerinde roman olduğu için yazarlar gerek milliyetlerini gerek kendi görüşlerini ön plana atmış ve tarihi, kurgu içine yeterince iyi yerleştirememişlerdi. Bu kitapta ise tarihî gerçeklikleri kurgu ve diyalog ile boğmadan okura sunulduğunu göreceksiniz. Olaylar sade ve akıcı bir dille anlatılmış. Okuduğum şu iki günde kitabı elimden indirmeye kıyamıyordum. Kitaptaki şahıslar önce okura tanıtılmış ve devamında Selahaddin'in hayatındaki rollerinden bahsedilmiş. Kudüs'ü fethe yaklaştıran ve o zamanın kilit konumunda bulunan kişileri tanımak ayrıca onlara da vefa borcumuz olduğunu bana hatırlattı. Bizler onları tanımayınca hayatımızdaki rolmodelleri yanlış belirliyoruz. Cihad aşkını aşılayan Selahaddin , Nureddin, Takuyiddin, Ferruh Şah , Şirkuh ve nice kahramanları değil de amacı sadece para kazanmak ve zilleti yaygınlaştırmak olan popçuları, artistleri ilgiye boğuyor, meziyetlerini yükseltiyor ve kendimizi uyuşukluğun kollarına bırakıyoruz. Bizden önceki insanların hayatlarında neler başardıklarını ve başarının onlar için ne ifade ettiğini bilmek bizim için saatlerce dinlediğimiz şarkılardan daha anlamlı olmalı. Batı klasiklerine gösterdiğimiz hayranlığın en azından bir kısmını kendi yazarlarımıza yöneltmeli ve tarihten nasıl dersler çıkarabiliriz, onlardan bize ne miras kaldı diye sorgulamış olmalıyız. Kur'an'da geçtiği üzere "Onlar bir ümmeti, gelip geçti".Bir daha Selahaddin gelmeyecek ama merak ediyorum başka bir Selahaddin gelecek mi? Kudüs'ü kazanmanın sırrı neydi ? Bu sorunun cevabını bize Kur'an ve sünnet veriyor elbette. Tabi ben okuduğum kitap gereği cevabı Selahaddin'in hayatında arayacağım. Geceleri abid, gündüzleri Mücahid, mala karşı Zahid, hadis aşığı, ilim tutkunu , adaletle hükmedici bir şahsiyet var karşımda. Tüm bunlar bir yöneticiyi göklere çıkarmak için yazdığım övgüler değil. Bilakis Selahaddin'in ta kendisi. Birçok olayda onun merhameti ve adaleti göze çarpıyor . Secdeler boyu ağladığı günleri yazıyor tarihçiler. Bir kez olsun Peygamberin sözünden çıkmamayı ve bulduğu her fırsatta valilerine aynı ilke ile hareket etmeleri gerektiği emrini okuyoruz mektuplarında. Selahaddin'i anlamak Hz. Ömer'in davasını anlamaktır , Halid bin Velid'i anlamaktır. Küffara yekvücud oluşun mazlumda çarpan ritmini dinlemektir. Binlerce Şehid verdik Elhamdulillah ve bizler bu çağda yani 21.yüzyılda yani 2023 de dahil diğer tüm yıllarda aynı savaşı vermekteyiz. Silahın şeklinin değişmesi zalimi gözümüzde değiştirmiyor. Bize cihadın İslam'da çok da önemli olmadığını aslında müslümanların yalnızca kendini savunmak için savaştığı yalanını yutturmaya çalışıyorlar. Barış yanlısı nonnik kardeşlerim de evet bizler savunma dışında savaş sevmeyiz diyor halbuki cihad İslam'ın altıncı şartıdır. Onu yok saymak haddizatında Peygamberin hayatına ve Allah'ın emrine reddiyedir. Gerekirse savunma gerekirse saldırı düzenleriz. Müslüman tarihin hiçbir döneminde pasiflik rolüne bürünmemeli. Üstü örtülerek ve amaçlarını gizleyerek bizimle adeta oyun oynayan Batı ile haçlı güruhu arasında ne fark siz söyleyin. Telefonda zamanın nasıl geçtiğini anlamayan nesille at üstünde koşuşturan 12.asrın gençleri arasında ne fark var? Geceleri abid gündüzleri zahid olmadan çağın ihyasını nasıl bekleriz ve kimden bekleyebiliriz? Vel hasıl... Allah'ın bizleri Asrı Saadet'teki gibi bir kılması duası ile...

SelahaddinAbdulkadir Turan · Dua Yayıncılık · 2011188 okunma

·

274 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.