Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

468 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sanırım kütüphanemde en çok kitabı olan yazar Zweig'dır. Jack London ve John Steinback siyasi ideolojimi etkilediyse, Zweig da bir o kadar entelektüel dünyamı etkilemiştir. Biyografi okumayı onun sayesinde sevdim. Çağının çok ötesindeydi. Avrupa medeniyetinin yozlaştığını ve inşası yüzlerce yıl süren huzurun ve refahın birkaç kişinin kişisel ihtirası uğruna kaybolacağını çok önceleri bilmişti. Avrupa'nın belki de en güzel ve müreffeh olduğu zamanlarda yaşarken birden bire kendisini iki dünya savaşının ortasında bulur. 465 sayfa tutan bu günlükleri parça parça olsa da Zweig gibi bir dehanın ruh halinden dönemin ruh halini çok iyi anlayabiliyoruz. Henüz daha 20'li yaşlarındayken Viyana'nın o müthiş entelektüel çevresinde yaşarken; edindiği dostlukların gölgesinde şiirler, gazete yazıları, edebi incelemeler, tiyatro oyunları yazıyordu. Hiç bir kadına bağlanmadan günü gün ederek hovardalık yapıyordu. Kitabın ilk sayfalarında bu mutluluğu ama bir yandan da çevresinde gördüğü çelişkileri yazıyordu. Sonra birden kendinizi 1914 yılının şafağında buluyorsunuz. Avusturya-Macaristan imparatorluğu Almanya'nın kuyruğunda kendini savaşta buluyor. Zweig'ın bir insan olarak yaşadığı tüm çelişkileri okuyorsunuz. Savaşı lanetliyor ama diğer yandan da kendi ülkesinin zaferlerine seviniyor. Almanya'ya olan sevgi ve sempatisi gün yüzüne çıkıyor. Bir yandan da Fransız arkadaşları için üzülüyor. Viyana'daki gidişattan endişe duyuyor. 4 yıl süren savaşın enkazından sonra paramparça bir imparatorluktan bir çok ulus devleti ortaya çıkıyor. Daha kötü ne olabilir diye düşünürken 1933 yılında Hitler'in iktidara gelişini görüyor. O günden sonra kendisini İngiltere'de, Brezilya'da sürgünde buluyor. 1912'de başlayan günlükler 1940 yılında son buluyor. Bu süre zarfında iki dünya savaşını, birçok yeni ulusun doğuşunu, doğduğu şehrin ve sevdiği Avrupa'nın Hitler tarafından ezilişine şahit oluyor. Zweig'ın her kitabından bir ders mutlaka çıkarırım. Onun çağını düşünüyorum. Her şeyin iyi gittiği bir anda, yeryüzünde cenneti yaşarken dünyasının nasıl da cehenneme dönüştüğü aklıma geliyor. İşte o zaman bugün tüm yaşadıklarımıza rağmen her karanlığın mutlaka bir gün aydınlığa kavuşacağına dair olan inancım artıyor. Yeter ki Zweig gibi pes etmeyelim. Kitabın kapağında da yazdığı gibi: "İyiye doğru bir gidiş yok. Dünyamız hızla mahvoluyor."
Günlükler
GünlüklerStefan Zweig · Can Yayınları · 1997226 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.