Pek çoğumuzun ya da daha doğrusu edebiyatla haşır neşir olmayanlarımızın televizyon dizisinden tanıdığı fakat aslında hem döneminin hem de Türk romanının pek önemli bir eseridir Aşk-ı Memnu. Dönemin gezinti yerlerinde Melih Beyler Takımı olarak ünlenen ailenin yine bir gün Göksu deresinde kayıkla gezinti yaparken Adnan Bey'in kayığının onlara çarpmasıyla roman başlar. Melih Beyler Takımının en büyük üyesi, kızların annesi Firdevs Hanım'dır. Kızları Peyker ve Bihter'e annelik duygusu dışında ne kadar kin ve öfke varsa beslemektedir. Çünkü bu kızlar onun gençliğine düşürülmüş birer gölge, kendisine birer rakiptir.
Kadınların arasındaki asıl düşmanlık Adnan Bey'in Bihter'le evlenmek istemesini Nihat Bey'e açmasıyla başlar. Firdevs Hanım iyiden iyiye Bihter'e düşman kesilir. Fakat Bihter genç kızlığın verdiği heyecan ve tüm isteklerinin bu zengin ve yaşlı koca sayesinde yerine getirileceğinin bilinciyle annesine karşı gelip Adnan Bey'le evlenir. Fakat bir zaman sonra arzularının yerine gelmediğini, bu adamı sevdiğini ancak aşk isteğini tatmin etmediğinin farkına varıp boşluğa düşer. Genç kızlık hayalleri gerçekleşmiştir, zenginlikle çevrilidir ama kadınlık arzularını tatmin edememektedir. Sonunda Adnan Bey'in yeğeni züppe Behlûl Bey'le birlikte olur. O artık annesine benzemiş, bu kaderden, aileden gelen gelenekten kaçamamıştır.
Bir de Adnan Bey'in kızı Nihal'in hikayesi vardır romanda. Adeta ikiye bölünen roman hem Bihter'in hem Nihal'in serüvenidir. Nihal babasını, dadısını, sevdiklerini elinden alan Bihter'e iyiden iyiye kin tutmuştur. Onu istememektedir. Romanın sonlarına doğru Behlûl Bey'le evlenme meselesi gündeme gelince tedirginlikle kabul eder. Ama Behlûl ve Bihter'in yasak aşkını sezinler, onları görür ve yere yığılır. Hasta odasında babası başında bulunurken Beşir yanlarına gelip tüm aşkı afişe eder. Bihter kendini vurur. Behlûl kaçar.
Diziye göre romanda Beşir'in Nihal'e olan sevgisi çok masumane, uzaktan uzağa bir sevgidir. Cemile ise Nihal'le kardeş gibidir konaktan ayrılana kadar ve ayrıldıktan sonra da karşısına çıkan kısmetle evlenir. Dizideki gibi garip bir ruh halinde değildir. Bülend ise daha çok ufaktır romanda. Okul çağına gelir gelmez yatılı okula verilir ve ortalıkta pek görünmez.
Firdevs Hanım'a gelince dizideki gibi başından beri Adnan Beylerin konağında değildir o. Kendi sarı köşkünde kızı Peyker ve damadı Nihat Bey ile yaşamaktadır. Ancak hasta olduktan, dizlerine ağrılar girdikten sonra doktor tavsiyesi üzerinde nemi az olan bir yere Bihter'in yanına taşınır. Bu sırada Matmazel bile çoktan konaktan ayrılmıştır. Matmazel'in odası ona verilir ve odasında "Emma" adlı Alman bir hizmetçiyle kalır. Katina evleneceği için çoktan ayrılmıştır. Dizideki gibi zenginlik alemlerinde gezmek şöyle dursun yerinden kalkarken dahi yardım alır. Yine de tüm olanları bilir. Bihter ve Behlûl ilişkisini anlar. Behlûl Bey'le Nihal'in evlenme olayını tertipler. Fakat son sahnede Nihal yere yığılıp Behlûl kaçtığında bile yerinden kalkacak gücü yoktur. Romanla televizyon dizisi arasındaki farklara bakacak olursak öncelikle dönem farklıdır. Osmanlı'nın son dönemlerinde geçer roman. Halid Ziya'nın yaşadığı yıllarda. Diğer bir fark Behlûl ve Peyker ilişkisindedir. Romanda Behlûl, Peyker'i elde etmeye çalışsa da Peyker kocasına olan sadakatini korur. O, babasının kızıdır.
Aşk-ı Memnu 
Halid Ziya Uşaklıgil
·
159 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.