Takıntılı bir fotoğrafçının paranoyalarını okuyoruz. Kendisi aslında bir kimlik çatısması halinde, sürekli düşüncelerinin başkaları tarafından okunduğunu kabul görerek bir şekilde yaşamını sürdürüyor.
Küçük bir fotoğraf stüdyosuna sahip karekterin kafasında büyük hayalleri var. Fakat içinde bulunduğu durumdan kurtulamadıkça kendisinde oluşan korku bir şekilde kendisini başka şekilde ortaya çıkarıyor.
Kitap, fotoğrafçının bir otobüste uyuyakalıp yanlış durakta inmesiyle başlıyor.İşte olaylar burada ilginç bir hâl alıyor. Sayfalar ilerledikçe okur otobüsün gerçekliğinden şüpheye düşüyor.
Spoiler içerir;
.
.
.
Yazarın korkularından beslediği karekterine bir çıkış yolu olarak gösterdiği otobüs yolculuğu ile başlayan kitap fotoğrafçının yine bir otobüs yolculuğu ile kendini bulma çabası ile bitiyor.
Karekterin kafası tamamen bir karmaşadan ibaret. Olmak istediği ve şu an içinde bulunduğu ortamdan kurtulma çırpınışları, ufak projelerin içinde yer aldığı doldurulamayan büyük boşluklar olarak yerini alıyor.
Esas bulunduğu ortam, olmak istediği hayalleri ve birde sıkışıp kaldığı hayalinde oluşturduğu mekan.Yazar üç boyuta da karekterini dahil ederek hayallerinin yarattığı korkuyu alışık olmadığımız bir tarzda kaleme almış.
Nasıl mı?
Kendine ait bir fotoğraf dükkanına sahip bir zaman dilimi var, ama hayalinde kendi sergisini açma ve bunu başardığı bir zaman da var , buna ilaveten ikinci zamanda bulunmak için bir otelin personel odasında kaldığı günlerin içinde sıkışan ve bir türlü buradan kurtulamayacağı hissiyle korkan üçüncü bir zaman dilimi var. Bu zaman dilimlerinde yer alan insanlarla yaşadığı zamanda ki, insanlar da kafasında birbirine giriyor.
Ve ortaya vücudunda günden güne artan çürüklerin oluştuğu izler çıkıyor. İşin enterasan tarafı bu izlerin kendi dişlerine ait olması kitabın en can alıcı çıkış noktası.
Kendi halinde, sıradan bir insanın takıntılarının tehlikeli bir boyuta ulaştığı kitabın konusu bir hayli ilginçti.
Olaydan çok karekterin kafasının içinden geçtiğimiz satırlarda ağırlığını bir hayli fazla hissettiğimiz psikolojik durumların kitapta bariz göze çarptığı da ortada.
Yazarın eserlerinde genel olarak kendine özgü bir tarzı, okuru hikâyenin içine ilk sayfada çeken bir büyüsü olduğu gerçeği kendisini bence edebiyatın zenginliği içinde ayrıcalıklı kıldığına inanıyorum.
'Karanlık Oda' nın içinde sizde kaybolup hayatınızı sorgulamak istiyorsanız,
haydi fotoğrafçı sizleri bekliyor.
Karanlık Oda 
Hakan Bıçakcı
·
134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.