Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
Oktay Rifat ve 1999 yılı Kate Winslet'i
Saat şu anda 07:32. 8:30 da bir yerde olmam gerek ama ben şu an o yerdeyim. Bir süredir de inceleme yazmıyorum, bundan mütevellit inceleme mi yazsam, biraz uyusam mı ikilemi içersindeydim. Öncelikle bilmeni isterim ki Oktay Rifat, senin için az önce 1999 yılı Kate Winslet'ini reddettim.. Şöyle bir düşündüm de uyusam, rüyamda 1999 yılı Kate Winslet'iyle flört etmeyeceksem, 1 saatlik uykunun bana hiçbir şey getirmeyecekti, yalnız şayet getirseydi de çok büyük bir iz bırakacaktı. Düşünsenize, 1999 yılı Kate Winslet'iyle flört etmeyi.. Nitekim inceleme yazsam, Oktay Rifat'ı daha iyi tanıma şansım olacaktı ve ben bunu tercih ettim kıymetli yurttaşlarım, bunu tercih ettim.. O halde başlayalım. Sanıyorum şiir vârolduğundan bu yana şiir türü hakkında oldukça çeşitli görüşler vârolmuştur, yalnızca şâirlerin değil, manavın bile. Kimisi bir şiir okuyunca "Woowww" der, kimisi da "böyle şiir mi olur" der. Bu biraz da insanın yaşanmışlıkları ile ilgilidir. Nâzım Hikmet de olsa, henüz bir şeyler kapatmamış yahut bazı duygulara veda etmemiş bir kişiye, kişilere beğendiremezsiniz şiirleri. Şiir okuyabilmek için biraz da olsa bir şeyleri kaybetmeniz gerekir, şiiri anlamak için içinizde bulamadığınız duyguların olması gerekir. Şâyet bir şiiri doruklarına kadar hissediyosanız siz zaten büsbütün kaybetmişsiniz demektir.. Demem o ki insanoğlunun olduğu her alanda birtakım farklılıklar ve zıtlıklar mevcuttur. Nitekim şiirler de öyledir. Ben bugün Oktay Rifat'ı ele alacağım, zira onun bazı şâirlerin gölgesinde kaldığını düşünüyorum, tıpkı Faruk Nafiz Çamlıbel, Melih Cevdet gibi. Bazen hayata ayak uydurmak, değişimlere açık olmak hususunda Oktay Rifat gibi olmamız gerekir. Nihayetinde kendisi Garip akımın önemli sanatçılarından biriydi. Şiirlerinde sürekli kendini yenilemişti. İlk olarak toplumcu eserler vermişti. Daha sonra bireyselciliğe ve gerçeküstücülüğe yönelmişti. En son olarak da toplumcu anlayışla şiirlerini yazmıştı. Hey yavrum hey.. Biraz daha zorlasa Z Kuşağını görüp, onlara da ayak uydururdu sanıyorum :) Mecazlarla dolu şiir dilinin yanında, günlük konuşmalardan, halk söyleyişlerinden, deyimlerden çokça yararlandığı bir üslup oluşturmuştur. Misal veriyorum; "Benimki sevda değil ateşten gömlek, Bir kor düşmüş ışıl, ışıl ışıl yanar içimde." Yaşama sevinci şiirlerinin en önemli temasıdır. Lirizm şiirlerinde her dönem vardır, her değişiminde yanında kendisiyle götürdüğü yegane şeylerden birisidir Lirizm. Kendisi ile ilgili birtakım tezatlıklar da mevcuttur, nitekim bu şâirlerin olmazsa olmazı gibidir, tezatlık.. İlk başlarda sanatı toplum için yorumlayan, ardından değişime uğrayan şâirimiz İleri şiir adını verdiği toplumu yükselten ve ileri götüren bir sanat anlayışını benimsemişti. Şiirlerinde parça güzelliğinden bütün güzelliğine geçiş yapmıştı. Modern ressamlar gibi dünyaya yeni bir biçim vermişti. Gerçekçi, toplumcu, bireyci, gerçeküstü akımlarının bakış açısını mutlu bir gözle okuyucusuna aktarmıştı. Kendisi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur, bir dönem serbest avukatlık da yapmıştır. Belki de bu kadar değişimin sebebi de budur, farklı kişilere, farklı durumlara, farklı yalanlara, farklı haklı çıkma çabalarına, farklı haksızlıklara denk geldiği için.. Oktay Rifat'ı yalnızca Garip Akımı'nın 3 sanatçısından birisi diye bilmememiz, onu okumamız, kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ve yavaştan kaçıyorum. Hey Oktay Rifat, saat şu anda 08:21 ve ben seni seçmişim iyi ki, lakin sen rüyama gelme tabii.. Esen Kalın..
Oktay Rifat'a Doğru
Oktay Rifat'a DoğruEnis Batur · Sel Yayıncılık · 20149 okunma
·
396 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.