NE ÇOK GÜLDÜM AĞLANACAK HALİMİZEBol bol güldüm, eğlendim, öğrendim, üzüldüm. Hayata Sıdıka'nın o küçücük camından baktım. O camdan hayata aktım, 90'lara gittim. O dönemin sorunlarından günümüze gelen o değişmez; sığ fikirli, geri kafalı, cahil toplumun bir adım bile ileriye gidemediğine şahit oldum. Siyasetin de parkta tek başına oturan kadının yaşadığı sıkıntıların da hiç değişmediğini gördüm.
Hiç bitmesin dediğim nadir kitaplardan oldu bu kitap. Gülmeyi ne kadar özlediysem artık bunu da her güzel şey gibi erkenden tükettim. Zaten Sıdıka da sadece ağlanacak halimize gülmemiz için yazılmış bir eser. Ayyaş baba, geri kafalı anne, kendisini zeki sanan boş bir abi ve Sıdıka gibi bir pencereye sıkıştırılmış, belli bir kalıba sokulmaya zorlanılmış nice kadından sadece birisinin öyküsü bu eser. Ama Sıdıka öyle kolay kolay başkalarının doğrularını kabul edecek birisi değil. Güçlü, kendinden emin, kendi doğruları olan bir kadın. Ne küçük yaşta okuldan alınması, ne de evde gördüğü şiddet onun öğrenmeye ve sorgulamaya olan aşkını engel değil. Kimse onun ne gülüşünü ne de yarına olan umudunu elinden alamaz. Öyle güçlü, öyle güzel bir karakter işte Sıdıka. Keşke şimdi de televizyonda böyle insanları güldüren, güldürürken de düşündüren diziler olsa. Ama içinde; sıkıcı aşklar, aldatmalar, entrikalar, silah, kan, ölüm olmadığı için izlenmez, izlenmediği için de bir kaç bölüm sonra final yapardı biliyorum...
Beni takip edenler bilirler normalde bu kadar çok alıntı paylaşan birisi değilimdir ama bu kitabın tamamını paylaşmak istedim. Son zamanlarda yaşadığımız ki hâlâ da yaşamaya devam ettiğimiz bu zor günlerde ilaç gibi geldi bu kitap bana. Tam da okumam gereken zamanda okuduğumu düşünüyorum. Siz de biraz olsun yüzünüzde tebessüm oluşmasını istiyorsanız hiç ertelemeden okuyun bu kitabı derim.