344 syf.
9/10 puan verdi
Kitabın hikayesi 2010’lu yıllara dayanmakta. 2011’de Kaddafi’nin ölmeden önceki videoları webe yüklenir. Bu sıralarda 
Daniel Lee, yeni taşındığı Floransa’da akademisyen arkadaşlarıyla birlikte yemekli parti vermektedir. WW2 tarihçisi olması sebebiyle herkes ona aile hikayelerini sözgelimi anlatırmış. Veronika adındaki bir kız tarihçimize yaklaşır ve ona annesi Jana’nın başından geçen ilginç bir olayı anlatır. Jana bir gün döşemesini değiştirmek istediği koltuğunu tamirciye götürür. Amsterdam’da geçen olayda tamirci Jana’yı koltuğundan çıkan belgeleri göstererek kovar. Hollanda uzun süre Nazilerce işgal edilmiş, halkı ise işkencelerden geçmiştir. Jana'yı belgelerde ismi geçen Griesinger'in kızı olduğunu zannetmektedir.
Veronika koltuğun bir Nazi tarafından kullanıldığını ve içinde gamalı haç taşıyan belgelerin olduğunu aklına getirdikçe ürpermektedir. Tüm aile fotoğraflarında o Nazi ucubesinin kullandığı koltuk vardır.
Lee bu koltuğun peşinde düşer, belgeleri kurcalar ve Griesinger ailesinin şu anki bireylerini bulur. Bu süreç boyunca belgeleri tarar fakat göze batan bir şeyle karşılaşmaz. "Sıradan bir Alman" ve avukattır R. Griesinger. Ona ilerleyen sayfalarda “sıradan bir nazi” diyecektir çünkü araştırdıkça bu almanın bir Algemien SS üyesi olduğunu öğrenecektir.
Griesinger ailesinin şimdiki fertlerine ulaşır. Robert’in yeğeni yaşıyordur ve Almanya’ya onun yanına gider. Yeğen Griesinger şaşkındır çünkü amcasının uzun zaman sonra ismini birisi anarak onun evine gelmiştir. Aile koleksiyonlarını gören tarihçimiz onlara gerçeği anlatır. Griesinger’ın ailesinden hiç kimse (anne, baba, kardeşi ve karısı hariç) onun bir SS subayı olduğunu, pek çok insanın canını bizzat almasa da edilgen fail olduğunu öğrenir.
Robert’in kızları da yaşamaktadır ve bunu duyan Lee onları da ziyaret eder. Kimse Griesinger’ın böyle bir mevkide olduğunu bilmiyordur. Griesinger, protektora devletinin/yönetiminin yıkılışı 1945’e kadar yaşamıştır. Fransa işgalinde teğmen, Sovyet saldırısında haç madalyalı bir gazidir. Evine döndüğünde ataması protektora’ya çıkar ve Çekya’ya gider. Almanlar bozguna uğradığında oradan kaçamaz ve yakalanır. Çeşitli işkenceler sonra ailesine giden ölüm belgesinde dizanteriden dolayı öldüğü bildirilir fakat Dablice’teki toplu mezarlarda naaşı yatmaktadır. Silahla veya işkenceyle öldürülmüş, belki de henüz ölmeden gömülmüştür.
Lee bu hikayeyi alıp arşiv verileriyle arka arkaya veriyor. Robert’ın aile kökenlerinden, Amerika’dan Çekya’daki toplu mezarlara kadar olan dönemi hem hayat hikayesi olarak, hem de hikayelerle bağıntılı tarihi verilerden yararlanarak anlatıyor.
Kitabı, Nazi hayranı arkadaşlara ve bakire WW2 tarihçisi kimselere şiddetle öneririm.
·
1 artı 1'leme
·129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.