Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

414 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İlişkilerin Nörobiyolojisi
Kitabı öncelikle çok beğendim. Nörobilim ve çift terapisini birleştiren bir kitap. Kitap boyunca bir çiftin vakasına eşlik edeceksiniz. Kitabın bilimsel olması ve dilinin akıcı, anlaşılır olması artı olarak klinik düzeyde bazı uygulama örnekleri sunması kitaba artı puanım oldu. Kitap iki kısımdan oluşmakta. Bu iki kısımda da birçok alt başlık bulunmakta. İlk kısımda daha çok beyni tanımaya yönelik nörobilimsel bilgiler bulunmakta sadece beyni tanımıyoruz aslında ilişkiler bazında beynimizdeki süreç nasıl işliyor, geçmiş travmalarımızın izi bizi şuanda nasıl etkiliyor bunları öğreniyoruz. İkinci kısımda ise daha çok klinik düzeyde öğrenilecek bilgiler var. Kitap sadece ilişkileri nörobiyolojik kapsamında incelemiyor daha geniş kapsamlı konularda da incelemelerde bulunuyor. Ve kitap boyu aslında proaktif sevmek nasıl olur bunu öğreniyoruz. Proaktif sevmek, kişinin kendisiyle ilgili süreçlerin sorumluluğunu alıp ilişkinin sorumluluğunu paylaşabilmesidir. Aşk, insana başka duygular yaşatır, karşınızdaki kişi büyülü dünyanın sahibidir adeta. Kusurlara gözü kapalı bi şekilde yalnızca güzellikleri görür. Daha sonra belli bir noktada gerçeklik devreye girer. Bir zamanlar çekici olan şeyler, sinir bozucu gelmeye başlar. Ve bu durum yanlış kişiye mi aşık olduk sorusunu sordurtur. Yanlış olan o kişi değil de belkide beklentilerimizdir. Beklentilerimiz ise geçmişten gelir, dünyayı beklentilerimiz doğrultusunda görüp anlam yükleriz. Ve ayrıca bilinçli varlıklardan ziyade daha çok otomatik tepkiler veren varlıklarız. Bunun bi sebebi aslında daha az enerji kaybıyla alakalı olmasıdır. Her şeyi frontal lob devredeyken yaparsak yani bilinçli düşünen kısımla, daha çok enerji harcamış oluruz bunun yerine daha çok bilinçdışının devrede olduğu otomatik tepkiler sunarız bu da enerjiden tasarruf sağlar. Çiftler birbirlerine karşı otomatik tepkiler vermeye alıştıklarında sorunlar yaşamaya başlarlar. Partnerlerden birinin savunma mekanizmasının diğerinin alarm sistemini tetiklemesine ve kendini koruma mekanizmalarının devreye girmesine neden olan hassasiyet döngüleri başlamış olur. Bu aslında amigdalaların dansıdır. Amigdala bizim korku merkizimizdir, genelde geçmişte olan yaşantılarımıza benzer tehdit hissettiğimizde vücudumuz alarm sistemine girer ve bilinçli, mantıklı düşünemeyiz o an. Çok tepkisel davranırız. Geçmişteki korunma mekanizmalarımız aktif olur ve bu şekilde sürekli tekrar ettirir kendini aslında. Beynimiz bir şeyi ne kadar çok yaparsa ona aşina olur, değişmek elbette mümkündür bunun için de pratik şarttır. Ve tabi değişmek için isteğin olması önemlidir. Değişmek insanların canını acıtır çünkü konfor alanından çıkmak, yeni bi şeyle karşılaşmak alışık olduğu o tepkileri verememek yani bi nevi belirsizlik durumuyla karşılaşmak zor gelir. Ancak büyüme değişimle birlikte gelişir.
İlişkilerin Nörobiyolojisi
İlişkilerin NörobiyolojisiMona DeKoven Fishbane · İmge Kitabevi Yayınları · 202111 okunma
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.