Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

420 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Önce müziği aç,dinlerken incelemeyi okumaya devam et. ;) youtube.com/watch?v=kR8vABQ... Yine Hakan Günday yine kopkoyu, zifiri karanlık bir hikaye. Bu nasıl kitap, bu adam manyak diye diye bir çırpıda okunan kitaplarından birisi DAHA. Hakan Günday’a ait kitaplardan en az bir tanesini okumuş olanlar bilir ki yazar tozpembe sandığınız hayatı sarsıcı uslübuyla oluşturduğu buldozerlerle yıkıp yerine dehşetten vahşi bir kule diker. İlk şoku atlatmaya çalışırken başka bir şok gelip çarpar ve siz bu anlatılanlar gerçek hayatta yok, olamaz diyemezsiniz. Çünkü anlatılanlar gerçektir, bunca zaman burnunuzun ucunda durduğu halde görmek istemediğiniz, yokmuş gibi davrandığınız “başka hayatlara” kafanızı zorla çevirip baktıran cümleler, kafanızı çevirmenize engel bir çift güçlü kuvvetli el etkisi yaratır. DAHA da böyle yüzünüzde tokat gibi patlayan cümlelerle başlayıp, Ahad ve Gaza’nın sıradışı hayatıyla tanıştırır sizi. Gaza’ya bir taraftan kin kusarken bir taraftan olmaz olsun böyle baba diyerek üzülürsünüz. Burada Gaza karakterinin okuyucuya yansıtılışının çok iyi olduğunu söylemek istiyorum. Okurken Gaza’yla bir nefret ediyor, çocuk zihnindeki bozuklukları, kaçıp gitmekle o lağım çukurundan başka bir hayat bilmemenin verdiği ikilemi yaşıyorsunuz. Aslında tüm o kaçaklara kustuğu nefret yaşamak zorunda bırakıldığı hayata karşı duyduğu nefretin yansımasından başka bir şey değil. Kinyas ve Kayra’dan sonra yarattığı en iyi karakter Gaza olmuş diyebilirim. Hakan Günday olur da aforizma olmaz mı? Yine bol bol toplumdan, uluslararası ilişkilere, dinlere, eşcinsel evliliklere, toplumsal yasalara, siyasetten, vatan-millet-kültür üçgenine kısaca ne bulduysa vermiş veriştirmiş, bam bam bam vurmuş. Okurken bağırmakla, haklı olmasının verdiği kabullenişle susmak arasında kalıyorsunuz. Evet, haklısın ama kime ne anlatabiliriz diye sorgulamak kalıyor elimizde. Çok fazla dolu bir kitap.(Her zamanki gibi). Mülteci sorunu, göç, Cuma, Rastin, çukur, Ahad’daki kelime oyunu, Dordor ve Harmin hepsi çok güzel işlenmişti. Kitap baştan sona karamsarlık yüklü, tam bir umut ışığı meydana çıkıyor sonra yine umutlar paramparça oluyor. Dikkatimi çeken ve merak ettiğim Budist felsefe ile ilgili oldukça içerik vardı kitapta, Bamiyan’daki Buda heykellerinin 2001 yılında Taliban tarafından yıkılmasını oldukça üzücü bulmuş sanırım ve belki de bu yüzden bunlarla ilgili epey bir araştırma yapmış. Heykellerin mudraları (Budizm’de ellerin, parmakların duruş şekillerinin hepsinin ayrı bir anlamı var bunlara mudra diyorlar),yorumları, ufak tarihçesi… (Ben de baktım ama çok az bilgi bulabildim. ). Kurbağa ve çiçek ile ilgili sanırım yine bir metafor var ama anlayamadım. Bilen varsa aydınlatsın beni. Kitabın en çarpıcı kısmı bana göre Gaza’nın mahsur kaldığı bölüm ve öncesinde Rastin ve grupla yaptığı projeydi. Hele mahsur kaldığı kısımları okurken nefes alamadığımı hissettim sanki. Kitabın kaza kısmından sonrasını biraz gereksiz uzattığını düşünüyorum, keşke Hakancım Günday şu kendini tekrar etmekten vazgeçse. Her kitabında illaki çok zeki olduğu halde, hayatın kendisini oradan oraya savurması nedeniyle karanlık sularda yüzen ya da bir çeşit topluma ayak uyduramama, kendini soyutlama, insanlardan nefret etme tiksinme, yasadışı yolların müdavimi olmuş über zekalı karakterler çiziyor. İşte bu noktada kendini tekrar ettiğini düşünerek sıkılıyorum. Ne bileyim satrançta birinci olmasın ya da üniversite giriş sınavında dereceye girmesin de normal bir başarı etsin; ama yok yeterli gelmiyor,yazar illa iki zıt uç yaratmak zorunda. Gaza’nın hastane sonrası sanrıları beni çok sıktı, psikolojik tahlil başka şekilde yazamıyor mu bilemiyorum ama her kitabında benzer karakter profili mevcut. Sonuçta gerçek hayatta,bu şartlarla yetişen kimse o kadar zeki değil,o kadar da değil! Yine bir Hakan Günday klasiği olarak bol argo ve küfür var; ama gerçek hayatta da küfür isyanın bonusu değil mi? Kitapta adam gidip de kaymakama veya doktora yazdığı diyaloğa küfür yazmamış,10 yaşında insan kaçakçısı olan, tecavüz eden tecavüz edilen, katil olan, katilleri gören adam küfretmesin de kim etsin? Bu sefer sonunu bağlayabilmiş olmasıysa güzel, hep Hakan Günday’ın final yazamama, nasıl bitireceğini bilememe sorunu olduğunu düşünmüştüm. Ama bu insanı bazen tiksindiren, bazen şaşırtan bence çok hüzünlü bir hikâyeydi. Türkiyeli Gaza’nın Pakistanlı Cuma’ya ve tüm o mültecilere karşı bir hayat boyu taşıdığı vicdan azabını bir çeşit vefaya dönüştürmesinden daha tatmin edici bir final olamazdı sanırım. Bir de Az hariç hep erkek karakterler yazması da yazarın açığı olabilir, final yazamama sorunsalının yanında kadın karakter yazamama gibi de bir sorunu var sanırım. Kitap 2015’te Médicis Yabancı Yazarlar Ödülü alan bir kitap bu arada. Ayrıca Onur Saylak tarafından filme uyarlandı ve bu günlerde Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde gala yaptı. Kristal Küre’yi de alırsa tadından yenmez. <3 Fragman için: youtu.be/o8g2mQX8dc0 Anlattıklarım anlatmak istediklerimin üçte biri oldu sanırım ama kitap çok yoğun, incelemeye aktarmak mümkün değil. Belki sonra düzenleme yaparım buralara... DAHA iyi anlamak için kitabı okuyup öğrenin. :))) Son olarak meraklısına biraz da morfin sülfat diyerek aşağıdaki linkleri bırakıyorum. :) aymansozakbayeva.wordpress.com/2014/07/29/437 thoughtco.com/vairocana-buddh... aktuelarkeoloji.com.tr/yikilan-buda-he... gencgazete.org/yobazlarin-vand... hemensaglik.com/makale/wernicke... sozkimin.com/a/37-dalai-lama... antoloji.com/arthur-rimbaud
Daha
DahaHakan Günday · Doğan Kitap · 202313,6bin okunma
··
207 görüntüleme
Ahmet CESUR okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık. İncelemeyi okuyunca kendi incelememi silesim geldi:)) insanın kalbini sıkıştıran karanlık gerçekleri yüzüne şamarlayan bu kitap kesin okunmalı, hatta hakancığım günday ın tüm kitapları okunmalı:) özendirici bir inceleme olmuş. Tekrar emeğinize sağlık.
NigRa okurunun profil resmi
Dün imza ve söyleşi vardı. Kendisine söyledim son yazamadığınız için eleştirdim sizi hep bugüne kadar dedim. :) Güldü, muhtemelen bunu zaten defalarca duymuştu. Sonlar umurumda değil ki benim ben hikayede sorduğum sorularla ilgileniyorum dedi. Zaten öncesinde söyleşi esnasında da söylemişti "sonu iyi olmamış mı, eh olmasın önemli olan nereye vardığın değil nasıl koştuğun" demişti. Bundan sonra bu konuda eleştirmeyeceğimi söyledim. Anlaşıp vedalaştık. 😁😁
Bu yorum görüntülenemiyor
NigRa okurunun profil resmi
Günün anlamı ve önemi için... :)
mustafa tamer akder okurunun profil resmi
Tam okuyama niyet ettim velakin önce müziği aç diktatörlüğe göbeğim karşı çıktı ondan okuyamadım. :D Bir daha ki 1K'ya müziğimi açarak gireceğim ki o zaman "Zaten müziğim açıktı ki hihaha" dedikten sonra okuyacağım. :D Dönüşüm muhteşem olacak. :D
NigRa okurunun profil resmi
Dinlemeden okusaydın. =)
1 sonraki yanıtı göster
Freyja okurunun profil resmi
Kinyas ve Kayra'yı okuduğum sıra Hakan Günday'ın okulumuza geldiği bir söyleşiye katılmıştım, laf arasında kitabın sonunu söyleyivermişti... Kitapların sonlarını hiç önemsemeyen bir yazar olduğunu belirterek, daha üst düzey bir spoiler yemedim henüz:)
NigRa okurunun profil resmi
Onun da sonu aslında iste oldu bitti gibi. Zaten kitap çok yoğun sonu en önemsiz olan kitabı 😁
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.