Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

247 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Hepimize mutlu günler, iyi akşamlar. Biraz konuya ortadan gireceğim bir anlatım yapabilirim çünkü kitapta karşılaştığım da tam olarak bu oldu diyebilirim. Burası Laik Bir Ülke, Beğenmiyorsan Yallah Arabistan’a! Böyle ve benzer cümleler mutlak surette okurlarımız tarafından duyulmuş, bilhassa toplumsal hayatın içinde değişik insanların sığındığı bir cümle olarak kulaklarımıza sıkça gelmiştir. Pek çok aydınımızın da değindiği üzere sözde Atatürkçülerin sığındığı bu Laiklik üzerine yapılmış en derin incelemelerden birini bu kitapta bulacağız. Yine değerli bir ‘Hangi’ serisi içerisinde. Toplumsal olarak öyle bir kutuplaşma içerisindeyiz ki, kutsalımız olan insanları bir kenara ayırarak sürekli onlar üzerinden prim yapan bir millet olduk. Çocuk sevemiyoruz, bir şey yiyoruz ama kimseye ikram edemiyoruz, eskiden bir paket sakız alır otobüste açardım (First) ve biterdi şimdi birine uzatmaya korkuyorum. Geldiğimiz noktada değişen pek çok kural var. Kuraldan ziyade anlamsız bir anlayış oluştu. Herkes hem birbirini adeta öldürecek gibi ama aynı zamanda sözde çok duyarlı. Değinmeye çalışıyoruz her şeye. Kitapta da aslında her şeyden var. Uyumlu gitmeye çabalıyoruz. Aslında yine bir Batı eleştirisi var ama bunun karşıtlığı özenti bir yaşam. Mesela Batı böyle yaşıyor bizde öyle yaşar, giyinir, gezeriz düşüncesinde değil. Batı, insanlara değer veriyor. İnsanlar haklarını arıyor ve alıyor. Hayatlarından memnun. Eleştirilerini yapıyorlar ama öyle kalmıyor, düzelmesi için çabalayan yönetimler mevcut. Bize yansıyan ile fark nasıl oluşuyor? Batı dizilerinde çocuklar ailelerine asi oluyorlar diyelim. Bizim çocuklar bunu cesaret olarak algılıyor, başarı olarak görüyor ve böyle davranıyor. Halbuki orada olan çocuğun bir sorunu ve ailesinin bunu çözmek için soruna eğilmek istemesi. Ama bize yansıtılan, evi terk etti gitti düşünceleri. Böyle olunca da bir boşluk oluşuyor. Batılılık kavramı çağın gerisinde kaldığımız konularda çağa yetişmek için gerekli toplumsal, bilimsel ve teknolojik yenilikleri kullanmak iken bizim ülkemizde yalnızca özentilik olarak lanse ediliyor. Oldukça yanlış. Gençleri, daha doğrusu bilimsel olarak Z Kuşağı olarak adlandırılan sınıfı kendi anlamsız düşüncesiyle Amerikan Uşakları zanneden bir gruba ne anlatabiliriz değil mi? Birbiriyle bağlantılı ve anlatarak bitmeyecek pek çok önemli, toplumsal konumuz bu kitabın içeriğini de oluşturmakta. Attila İlhan’ın bilhassa laikliğin din düşmanlığı olarak nasıl anlatıldığını aktardığı satırlar çok önemlidir. Laiklik aynı zamanda çok farklı konuların birleştirici unsurudur. Nasıl? Müslüman yani devlet okulları yanında misyonerlik yaptığı bilinen yabancı okullar da bu reform hatta devrim sonrasında tek bir yere bağlanmış, faaliyetlerini sürdürenler yasaklanmış ve kapatılmış. Topluma bu çarpıtılarak anlatılıyor çünkü Laiklik denilince din düşmanlığı olarak algılayan kesime aslında bu devrim sayesinde Müslüman karşıtı ve İslam’a zarar veren okulların da engellendiği anlatılmıyor. Çünkü bu söylenirse o insanlara söylenen pek çok yalan da ortaya çıkacak. Bu da dikkat edilmesi gereken önemli noktalar arasında. Kelime olarak Laiklik, devlet yönetiminde var olan bir din veya olmayan bir inancın referans alınması yerine bu iki kavramın karşısında devletin ve kurumlarının tarafsız ve tepkisiz olmasını savunur. Din, önce Adaleti temsil ediyorsa olması gereken de budur. Adil bir yönetim, adil bir yargı aynı zamanda adil ve huzurlu bir toplumun da anahtarıdır. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Hangi Laiklik
Hangi LaiklikAttila İlhan · Bilgi Yayınevi · 1998257 okunma
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.