Grange sevsek de bu kitabı orta şekerGrange kalemini ve polisiye-aksiyon kitaplarını seven bir okur olmama rağmen maalesef yer yer sıkıldım. Yazarı sevenler bilir, kitapta ülke ülke gezilir, coğu sayfası aksiyon doludur ve katil son bölüme kadar bilinmez. Bu kitapta bunların dozu kısmen azdı.
Kitap 1939 Berlin'inde geçiyor. Naziler iyice güçlenmiş, Gestapo yatak odalarına kadar sızmış, bireysel ve toplumsal özgürlüklerin olmadığı bir dönem. Sonrasında Polonya işgali ile patlayan 2.Dünya Savaşı, artan Yahudi ve azınlık zulmü kitapta güzel işlenmiş.
#Bundan sonrası ufak Spoiler/tatkaçıran içerir#
Polisiye kitapta verilen her bilgi spoiler içerir ama kısaca bahsedeyim. 1939 sonlarında bir bir öldürülen yüksek sosyete ve dönemin ileri gelenlerinin eşleri... Ana planda 3 kişi mevcut; tüm ölenlerin ortak noktası olan psikanalist, şantajcı, jigolo, boydan fakir ama yakışıklı bir o kadar dönem adamı Simon, kendini tedavisi mümkün olmayan son dönem ruh ve sinir hastalarına adayan Minna ve olayları çözmesi için Gestapo tarafından görevlendirilen Nazi subayı Baewen..
Kitapla ilgili ilk eleştiri kitap gereksiz uzun, yazar adı gibi mermer kalınlığında bir kitap yazmak istemiş ama çok fazla aksiyon içermeyen sahne mevcut(hele son 50 60 sayfa niye var, süpheli). İkinci eleştiri Almanca isimlendirmeler ve dönemin Nazi uygulamalarına verilen uzunca bölümler. Beğendiğim kısmı klasik Grange tarzında olan katilin öğrenilince ufak bir şok etkisi yaratması.
Yine de bir Kızıl Nehirler veya Leyleklerin Uçuşu keyfini vermedi.
Grangesever okurlar zevkle okuyabilir ama daha önce yazarla tanışmayan okurlar şimdilik uzak dursunlar. (Başlangıç için yukarıda bahsi geçen 2 kitap daha uygun)
Herkese keyifli okumalar.