Mültecilerin yaşadıkları sorunlarla ilgili Alman edebiyatında son dönemde yazılmış, en önemli iki roman #başagelen ve #gidiyorgittigitmiş . Kitapların editörü sevgili @sebnemsunar dikkatimi çekmişti bu detaya.
Bodo Kirchhoff
Mülteci diye genel bir ifade kullanıyorum ama sığınmacı daha doğru bir ifade. Bu insanların çoğunun statüleri resmi olarak tanınmıyor.
Jenny Erpenbeck’in temel meselelerinden sınır kavramı. Doğu-Batı Almanya dönemi, sınırları aşmak dilimize çevrilmiş üç kitabının da merkezinde. Erpenbeck’i çok severim bu arada, yeni kitabı geliyor:)
Bütün Günlerin Akşamı ve Gölün Sırrı daha geçmişe dönük, 20. yy. tarihi üzerine kurgular. Gidiyor, Gitti, Gitmiş ise günümüz sorunları odaklı ancak geçmiş yüzyılın meseleleriyle bağlantılı da.
Emekli olmuş Prof. Richard, Oranien Meydanı’nda eylem yapan sığınmacılar ile iletişime geçiyor. Erpenbeck, Richard ve sığınmacıların ilişkileri üzerinden toplumsal tepkilere, önyargılara ve bürokratik zorluklara değiniyor. Afrika kıtasında yaşananlar ya da yaşanamayan hayatlar da anlatılıyor.
Gölün Sırrı’nda göl kıyısında bir ev üzerinden Avrupa tarihi veriliyordu. Bu kitapta da göl kıyısında bir evde oturuyor Richard. Ve gölde boğulmuş bir insan ara ara Richard’ı huzursuz ediyor. Boğulan sığınmacılara dikkat çektiği gibi, Gölün Sırrı ile bağlantılayarak insanları ölüme terk eden Avrupa’ya da dikkat çekiyor diye düşündüm. Belki de ölen insanlığımızdır!
#ilknurigan çevirisi
Başa Gelen’i ilk yayınlandığı zaman okumuştum, @anilalacaoglu çevirisi olması yeterli bir neden :) Yaşlılık döneminde tanışmış bir çiftin yol hikayesiyle birlikte sığınmacıların sorunlarına değiniliyor.