Herkese merhaba, Yazarın kendi kendine sorduğu bir soruyu size sorarak başlamak istiyorum. “Kadınlarla gerçeklik batağında mücadele edersen başka bir deyişle laf yarışına girersen her zaman kaybedersin.. Acaba kadınlar, sırf intikam almak, kendilerinden daha iyi olan erkeklerin kafasını karıştırmak, dikkatini dağıtmak, hayati önem taşıyan entelektüel istek ve özlerini mantissalar için boşa harcatmak amacıyla mı edebiyatı icat ettiler? Siz bu soruyu düşünürken ben kitap hakkında biraz bilgi vericem Hem teknik, hem postmodern, hemde Yunan Mitolojisi hakkında bilgiye sahipseniz kitabı anlamlandırmanız daha kolay olacaktır. Bir romancı olan kahramanımız Miles Green’in bir hastane odasında uyanmasıyla başlıyor roman. Kimliğine dair hiç bir şey hatırlamayan Miles’ın ilham perisi Erato (Antik Yunan’da Aşk şiiri tanrıçası) ile olan diyaloglarını okuyoruz aslında. Sonraki olaylar ise zihnin kendisine oynadığı bir oyun. Gerçeklik algısını kaybetmek ve gerçekle hayalin ortasında sıkışmak. Yazar kendi aşk ilişkisini dramatize edip edebiyatın yanı sıra çokça aşk ve erotizmi farklı bir şekilde ele alıyor. Kahramanımızın fantastik hayal dünyasında esin perisini kılıktan kılığa sokarak (doktor, feminist, burjuva eliti, punkçı, geyşa, otoriter bir peri )Kadın -erkek ilişkilerini, değişen dengeleri, zekice yazılmış yazarın gözlemlerini ,hem kadın hemde erkekle dalga geçişini okuyoruz. Bir noktada, rollerin tamamen tersine dönmesiyle Erato erkek olur ve Miles, Erato'nun ektiği fikirleri beslemesi ve doğurması gereken dişi olur. Bu olay Mantissa'nın okuyucuya oyunlar oynadığının yalnızca bir göstergesi olarak yorumlanır Okunması teknik açıdan zor bir kitaptı ama yazarı daha iyi tanıdıktan sonra bir kez daha okunacak kitaplardan olduğunu düşünüyorum Herkese keyifli okumalar dilerim

MantissaJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 2001233 okunma

·

164 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.