Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

229 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İlksöz: Özgürlük. 12 Mart'ın cezalandırma yöntemlerinden biri, bu toprakların aşina olduğu "sürgün". Cezaevinde tutukluluk süresi tamamlansa da özgürlük biraz daha ertelenmekte. Belki de tutukluluk sonrası "çekindikleri" ortama hemen dahil olmasın diye kişi başka bir ile özellikle de daha önce hiç bulunmadığı bir ile sürgüne gönderilir. Sürgün süresi boyunca açık açık takip edilir, belirli zamanlarda karakola/adliyeye gidip imza atmanız istenir. En ufak bir yanlışınız çıktığınız cezaevine yeniden dönmek demektir. Oya da Ankara'daki tutukluğundan sonra Adana'ya sürgüne gönderilir. Sürgün süresinin aslında bir uzaktan gözetim olduğunun farkındadır. Hem imzalarını atmaya gittiğinde, hem kaldığı otelde, hem de başı boş dolaştığı sokaklarda bunu dikkate alarak yaşamını sürdürür. Kimseyle bir yakınlık kurmaz. Fakat rastlantı sonucu karşısına çıkan avukat Hüseyin'in davetini bir anda kabul eder Oya, belki de sürgün hayatının insansızlığından bıkmıştır artık. Gittiği evdeki akşam yemeği sırasında polis baskın yapar. Korkulan günler yeniden mi başlayacaktır? Üç bölümden oluşur kitap: Baskın, Sorgu ve Şafak. İlk bölüm Yenişehir'de Bir Öğle Vakti'ni çağrıştırır hem tarzıyla hem de kurgusuyla. Hikâye eve yapılan polis baskını ile başlar. Baskın tamamlanıncaya kadar geçen sürede evde sofrada bulunan insanlara kamera tutar Soysal. Her birini, yaşamlarını, tutkularını, duygularını, sosyal ve siyasi yapılarını tek tek önümüze koyar. Aslında hem bir toplumsal ayna tutar evdeki sofra üzerinden hem de farklı sosyal ve siyasi düşüncedeki insanlara örgüt toplantısı yapıyorlar diye baskın yapan 12 Mart mantıksızlığını anlatır. Sonrasında yaşananlar da 12 Mart'ın diğer mantıksız ama acı ve gerçek yüzüdür zaten. . Özellikle ilk bölümü Baskın ile Yenişehir'de Bir Öğle Vakti'ni anımsatsa da, sonraki bölümler Soysal'ın kalemindeki değişimi içerir. Bu değişim sadece siyasi olaylar ve toplumdaki etkileri değildir. Zaten bu kaçınılmaz, çünkü 12 Mart öncesi ve sonrası ile artık hayatın her noktasına yerleşmiş olan siyasi ortam toplumun üzerinde en belirgin faktördür. Bunun yanında bence önemli bir değişim, Soysal'ın toplum gözlemlerinden daha çok insanın kendi içinde yaşadıklarına evrilmesi. Özellikle sonraki iki bölümde hikâyedeki kişilerin kendi iç dünyalarındaki çatışmalar, korkular, şüpheler daha çok işlenir. Bunu yaparken toplumsal gözlemler de devam eder tabii ki. . Sevgi Soysal külliyatı okumalarında yine severek okuduğum, az önce belirttiğim gibi Soysal'ın üzerindeki 12 Mart'ın etkilerini iyice hissettiğim bir okuma oldu. Tavsiyemdir. Şimdi sırada Barış Adlı Bir Çocuk var (yazarken aklıma geldi yoksa Uçurtmayı Vurmasınlar'daki Barış için buradan mı esinlendi acaba Feride Çiçekoğlu) Kitapla. Sağlıcakla. . Sonsöz: Varoluş koşullarını, seni sen kılan nice şeyi değiştirebiliyor musun? Sorun tek kişilik bir ihtilal yapmak değil. .
Şafak
ŞafakSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 2012480 okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.