Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

60 syf.
·
Puan vermedi
Ali Şeriati’nin duaya bakışını değiştiren ve geliştiren doktor, yazar ve dert edinen adam; Alexis Carrel. Kitap bir çırpıda okunacak ebatta sahip ama içerik bir çırpıda geçilecek gibi değil. Dili oldukça sade ve gereksiz sözcüklerden arınılmış bir yalınlıkta. Anlattıklarına aşina olup kendimize mi yabancıyız yoksa bir başkasının hatırlatması mı sarsar bilemiyorum. Çünkü çok tanıdık şeyler var. Hadis diye okuduklarımız, ayetlerde yaşamamız istenilen idrakler var. Samimiyet, süreklilik, inanç var. Hakikat yolunu dert edinenlerin ortak paydaları var. “Dua ile insan Allah’a ulaşır ve Allah onun kalbine girer.” “Hadiselerin meydana gelmesi için hastanın bizzat dua etmesine lüzum yoktur. Henüz konuşmasını bilmeyen küçük çocuklar ve Allah’a inanmayanlar bile iyi olmuşlardır. Fakat onların yanında biri dua ediyordu. Başkası için yapılan dua, bizzat yapılan duadan daima çok daha verimlidir.“ Alıntıları hadisleri aklımıza getiriyor. Bir yandan da şöyle bir şey var. Dua her insanın ihtiyacıdır ve herkesin Tanrı inancı ya var ya da yoktur. Bir varoluşu inkar ile düşünce beyan eden de var, varoluşunu yaratanı anlamak için kendini anlamaya ve anlatmaya çalışarak anlatmaya gayret eden de. Öğretiler evrenseldir, şaşırmak yersiz oluyor açıların içinden pencereler açtıkça. Duaya bakış açısı darlıkta hatırlatılan genişlikte unutulan olmasıyla da kaynaklıdır. Bu kur’an öğretisinde var. Çünkü insan nankördür ve kibirlidir. Duayı insan hayatından koparan nedir? Ego! Ayetlerde buna dair; “İnsana bir sıkıntı dokununca, yatarken, otururken veya ayaktayken bize dua eder; fakat Biz onun sıkıntısını giderince de karşılaştığı sıkıntıdan ötürü sanki Bize hiç dua etmemiş gibi davranmaya devam eder. İşte Müsriflere, yaptıkları şey böyle cazip gösterilmiştir.” Yunus Suresi 12.ayet “İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek bütün benliğiyle O'na dua eder. Sonra kendisine bir nimet lütfettiği zaman, daha önce O'na yöneldiği halini unutur. O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar. De ki: "Nankörlüğünle biraz daha yararlan. Kuşkusuz ki sen ateşin halkındansın." Zümer Suresi 8.ayet Oldukça düşündürücüdür. İnancın yerini ego alınca ne olur? İnsanı terbiye eden ahlaktan yoksun bırakacak kadar eğrelti bir özgüven toplumsal iletişimi baltalar. Bu yüzden özgürlük sınırsızlık değil, bir başkasının sınırına dayanana kadardır. Özgürlüğün sınırı “ben” ile değil “biz” temalı olmalıdır. Birine yarar birine zarar değil, toplumun değer yargılarını besleyecek kuralları izlemek ile olmalıdır. İnsanın mayası toprak ve su özü ise ruhtur. İnsan ruhu zekadan ibaret değildir, onu besleyen başka şeyeler de var. Modern yaşamın ve bu modern yaşamın ürünü olan düşüncelerin duayı batıl ve gereksiz gördüğünü söyler ve ekler; Descartes’in peşinde olup Paskal’a bakmıyoruz. Bu yüzden zekayı üstün görüyor duyguyu tercih etmiyoruz. Bu da modern toplumlarda duanın yerini dilenme mesleğine çeviriyor. Yazar bu durumu şöyle anlatıyor. “Duayı sadece zayıfların, dilencilerin ve miskinlerin meşgul oldukları bir fiili olarak ele almamalıyız.“ Evet, duayı bir ihtiyaç olarak görüyoruz ama bu bizden aşağıda olduğunu bize hissettiren ve el açanlarla ilişkilendirerek. Konu yine gelir egoya dayanır. Kitap oldukça etkileyici. Hatırlatması bol, sorgulamayı kaçılmaz yapacak kadar derin. Bulursanız okuyun derim. Zamanınızı çok almaz ama zihninizi meşgul edecek değeri verir. Kitabı merak edip almak için listelerin sonlarına koyacaklar için de sesli kitabını öneririm. youtu.be/31Hn_IwJiRM Keyifli okumalar!
Dua
DuaAlexis Carrel · Yağmur Yayınları · 201887 okunma
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.