Bir nesneye, bir varlığa ya da bir insana. Evet! Bir insana tutkunuz ne kadar büyüyebilir? Bunu tahmin edebilir miyiz?
Ernaux, ‘Yalın Tutku’ eserinde isimsiz bir kadın karakterin evli bir adamla yaşadığı cinsel birlikteliğin hazza ve tutkuya hapsoluşunu gerçek bir o kadar saf bir üslupla ‘cesurca’ kaleme alıyor. Bence, Ernaux bu eser ile saf tutkuyu, arzuyu anlatmasının yanı sıra toplumumuzda da sıkça mahrem olarak karşılanan bu duyguları büyük bir cesaretle ve tüm çıplaklığıyla kaleme alması okuru eser ile bütünleştiren kilit nokta. Öyle ki, sayfaları her çevirdiğimizde ortaya çıkan tutkuya, hazza, arzuya ait düşünceler silsilemiz bir yerlerde sakladığımız, gömdüğümüz belki yok saydığımız gerçeklerin aynası. Düşünüyorum da sanırım benimde bu esere karşı cesur olmam gerekiyor.
Cesaretten yolumu eserin ana konusu olan ‘tutku’ya çevirirsem aslında hem yazacağım çok şey hem hiçbir şey yok. Yalnızca söylemek isterim ki, tutkuyu insan ve ikili ilişkiler bağlamında ele aldığımda ‘saplantı’ önüme setler çekiyor. İşte burada tutku benim için anlamlandıramayacağım düzeyde tehlike içeriyor.
Bunun bir ölçüsü olamaz mı? Belki bir akıma, bir ideolojiye, bir sanat eserine, bir şarkıya ya da herhangi bir nesneye olan tutku ile elbette bir insanla ortaya çıkan tutku aynı düzlemde hatta aynı evrende yer bulamaz. Bu nedenle insan çok nadirdir tutkuyu ölçülü yaşabilsin. Yani tutkunun, hazzın doğasıdır ölçüsüzlük. Bu sebeple belki de tutkuya olan bakış açımızı değiştirmeliyiz. Yazarın da son sözünde söylediği gibi tutkuya sahip olduğumuzda yalnızca onu yaşamayı, yaşayabilmeyi gerçekleştirmeliyiz.
"Şimdi bana öyle geliyor ki lüks aynı zamanda, bir erkeğe ya da bir kadına olan tutkuyu yaşayabilmektir."
Ahlaki açıdan birçok olumsuz eleştiriye kapı aralayan eser 2022 Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüş. Hatta bu ödüle değer mi değmez mi çok konuşulmuş. Bunun hakkında yorumu sizin takdirinize bırakırken okunacaklar listesine alınması gereken kitaplardan kesinlikle biri olduğunu söylemeden edemem.
Kitapla kalın :)