Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

185 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Rüzgârlı Pazar’ın sert rüzgârına kapılanlara…
Rüzgarlı Pazar
Rüzgarlı Pazar
yazarın deyimiyle bir geçim, bir umut adacığıdır.
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
hikâyeleri yaşamın yansıması olduğundan bu pazarı hayatın bir penceresi olarak görüyorum. İlk sayfa ile bu pencereyi açarsınız, kulağınızda soğuk rüzgârın sıcak uğultusu inler. Hikâyedeki genç ömürler gibi Rüzgârlı Pazar’ın sert rüzgarına kapıldınız mı bir daha kopamazsınız çünkü Duran ile çıktığınız ve ruhunuzun beslenip büyüyeceği, umutlarınızın yeşereceği yolculuğunuz çoktan başlamıştır. İğde kokusu tasvir edilir kitabın başında. Duran ile bu kokunun ortasında tanışırsınız. Yazarın betimlemeleri yazılmak için yazılanlardan değildir. İğde deyip geçmez. Kokuyu hatırlamak istediğiniz her an size kitabı tekrar açtırır ve hatırlatır. Hikâyelerinde çiçek değil; şebboy, sümbül, menekşe, zambak, karanfil vardır. Ağaç değil; ıhlamur, meşe, kestane, pelit, ardıç, çınar vardır. Kalemindeki teferruat onu diğer hikâyecilerden ayıran bir husustur. Bölgenin konuşma dilini yazılarına döken ve köyden şehre göç konusuna yer veren yazar sizi kurguladığı ütopyasına, seyyar satıcıların olduğu bir üst geçide çeker. Rüyalar uykuya girmeye hazırlanmışken, bir hayal zihinde çorap söküğü gibi gelip büyüyecekken, bir yükün altında gün geçtikçe kaldırımlara yapışan sararmış yapraklar gibi ezilip büzülenlerin evidir burası. Ocaklarında sıcacık yemekler pişen bir ev değildir ama umutlarıyla ısınan insanların kemiklerine soğuk işlemez. Duran’ın babası Recep Efendi bozkırdan büyük şehre inince kasvetli havadan verem olur. Esas tema yoksulluk olduğundan bizim Duran da okulu bırakıp üç çay parasına tüm gün güneşin altında beklemek üzere balon tezgahını açar. (Sayfa 16) Nasıl olsa Rüzgârlı Pazar’dan yolu geçen herkes bir kere de olsa “Şurada bir köşeye ben de bir tezgah atsam…” diye düşünmüştür. (Sayfa 45) Yolculuk sırasında yazar tek bir karaktere odaklanmaz. Yaşanmışlıklar farklı olsa da her karakterin buluştuğu bir ortak nokta vardır. Bize de yer yer gecekondu evlerine, yer yer ise Anadolu’nun köylerine uzanan bu yaşanmışlıkları dinlemek kalır. Dinlemek dememin sebebi hâkim bakış açısı kullanan ve psikolojik tahlilleri çok başarılı bir şekilde yapan yazarın okuyucuyu karakterlerle konuşturmasıdır. Çiçekçi Cemile’den Şapkacı Bacı’ya, adamotu satarak hac parası biriktiren Hacı’dan BMW’si ile esnafın yüzünü güldüren fakir babası Battal’a, benzerine pek rastlanmayan, kimi kimsesi olmayan dilenci Âdem’den sırlarla dolu babacan Doktor’a ve Çaycı Pala ile çırağı Cino’ya hatta kolyeci oğlan ile sevgilisine kadar “yurdum insanı” diyebileceğiniz, hayatın içinden aşina olduğunuz karakterlerle buluşursunuz. Zengin kelimeleri ustalıkla kullanan ve akıcı bir üsluba sahip olan yazarın bir diğer özelliği nadiren hikâyeyi bölerek bilgiler vermesidir. “Bizim de naçizane çorbada tuzumuz olacak. ‘Bu meseleyi ilkin Mustafa Kutlu adlı bir hikâye yazarı falanca eserinde söylemiştir.’ diyecekler.” diye düşünür. (Sayfa 71) “Kent masalı” olarak adlandırabileceğimiz bu hikâye destansı bir düğün ile mutlu sonlanır. Nimet (doğuştan kör) uzun vadeli telaşların ve geçim endişesinin arasına birkaç gülücüğü ve Cesur’un (bakar kör) sesiyle gelen muhabbeti sıkıştırır. Sonra birkaç adım atar ve Cesur o her şeyi elinin altında tutan kontrollü tavrıyla teselliyi Nimet’in boynuna bir gerdanlık gibi asar. Elleri ellerinde yokuşlar çıkar ve o yokuşlardan kahkahalarla inerler. Yollar yürür, yüzlerindeki duygu durumlarını o yollara döşerler. Duran bu sırada ilk görüşte tutulduğu kızı düşünür. Hurdacı Bilal ile şehrin ucuna olan yolculukları sessizleşir. İhtirasın tantanası değil, gönül muhtırasıdır bu. Büyümek için çırpınırken aşkı için filmlerdeki gibi herhangi bir şarkı çalmaz. “Ben büyüdüm galiba.” der, olgunluğa erişir. Masal biter.
Rüzgarlı Pazar
Rüzgarlı PazarMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20113,510 okunma
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.