Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

288 syf.
·
Puan vermedi
Akıl ve Maneviyatın Dünyayı Anlama Çabası
Akıl ve Maneviyatın Dünyayı Anlama Çabası           ✵ ✵ ✵ İnsanın tüm algısıyla hâkim ve etkileşim olduğu hâl, fiziksel etkileşimdir. İnsanın ortak bilgi ve deneyimi ile fiziksel etkileşim de kural ve kaideleri oluşturmuştur. Fiziğin tanımı, işlevi, görevi, faydası gibi bilimsel verileri ortaya çıkartmıştır. Maddenin uzay – zaman ekseriyetindeki hareket ve davranışı enerji ve kuvvet varlığını ortaya çıkartmıştır. Ancak! Fiziğin sınırları hiçbir zaman bir sınıra ulaşamamıştır. Dahası fizikten başka alanlar doğmuştur ki metafizik bundan biridir. Fiziğin nesnel boyutunu aşan fiziğin ötesi, felsefî boyutu da metafizik tabirini almıştır. İnsan ilgisinin ve enerjisinin aktarıldığı ve biriktirildiği fizik ile metafizik, sınır ve derinliği birer çekim gücü olmuşlar. Tanım ve yoruma hep ihtiyaç olması yanında fizik ile metafizik, fikir ve bilgi birikimini de farklı boyutlara taşımayı, başarmıştır. Her medeniyetin karakteristik özelliği için de şekillenecek ve gelişecek bir potansiyele de sahiptir. Bu hasebiyle Batı Avrupa’nın metafiziğinin gelişim evreleri; felsefe ve bilim felsefesi hakkında birçok eseri bulunan bilim felsefecisi Jennifer Trusted’un yazdığı “Fizik ve Metafizik – Uzay ve Zaman Teorileri” kitabı bu alanda bir gayret örneğidir. 1925 İngiltere’nin Cambridge şehrinde doğumlu Jennifer Trusted; bilimsel araştırma ve on birinci yüzyıl ortalarından yirminci yüzyıl ortalarına kadar Batı Avrupa’daki metafiziğin karakteristik serüvenini ele almakta. Muntazam Kâinat, kaos, akıl çağı, deney çağı, enerji ve esir gibi başlıklarla on bölümden oluşan “Fizik ve Metafizik – Uzay ve Zaman Teorileri” kitabı; ilk bölümlerin çoğu Hıristiyanlığın etkilerine ayrılırken; sonraki bölümlerde felsefî varsayımların önemi üzerinde daha ağırlıklı durmakta ve Bruno, Kepler, Galileo, Bacon, Newton, Whewell gibi yazarlara da başvurmuştur. Tanrı her şeyin ana sebebi olduğundan, tüm evren ilâhî elin izlerini taşıyordu, bu durum ilâhî metinlerde ve Ortaçağ filozoflarda kabul görülen bir durumdu. İlâhî hünerle; insanın (mikrokozmos), evrene (makrokozmos) benzediği böylece tek vücuda geldiği, kuramı da savunulurdu. Tüm âlemin tek bir Tanrı’nın eseri olduğu görüşü ‘Bütüncül tabiat bilgisi’ olarak kabul görüldü. Ortaçağ düşünürlerine göre, Tanrı'nın en üstün mahluku insandır ve dünyada var olan her şeyin onun yaralanması için yaratmıştır. Maamafih, kâinat insan tabiatından ayrı tutulmaz. Trusted, “Muntazam Kâinat” kitabın ilk bölümünde Ortaçağ filozofların gözünde insan ve kainat ilişkisini ele almakta. Akabinde ışık, hareket, kozmoloji ve inançla ortaçağ felsefesinin ilgi alanlarına değinmektedir. Fizik ile metafizik hakkında teorik fikirler ve bilimsel gelişmeler bir asırlık süreç içerisinde değişmekte ve dönüşmektedir. Ortaçağ Avrupa’sını on üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda aktif eleştirel düşünce ve yeni fikirlere dair tartışmalar sonucu ‘Rönesans’ı oluşturdu. Fizik ve Metafizik itme teorisi gelmesiyle katı skolastik geleneğinin gitmesi, Kopernik Kozmosu gelmesiyle Aristo ve Batlamyus kozmosu gitmesi konuları kitabın “Eski İnançlar ve Yeni Fikirler” başlığında ele alınarak; Kopernik’in teorisi hesaplama şeması iyi karşılanması yanında skolastik ve Aristocu paradigma bozulmaksızın kaldı. Aristo'nun ve Hıristiyan Kozmolojisi, Aristo fiziğinin sağduyuya dayanan kesinliği 1640’larda Kopernik teorisinden bilgilerle bu dönemde Bruno, Brahe, Kepler ve Galileo fizik ve metafiziği dönüştürmeye çalışarak ortamı ısıttılar. Eski fikirler ile yeni fikirlerin çatışma dayanaklarını Trusted, kitabın “Kaos” bölümünde anlatarak; tabiat felsefesine bağlı varsayımlar değişti ve gelişti. Bu bölümde ilkçağ Hıristiyan ve Ortaçağ filozofların güneşin ışığı olan fizikî ışığı, ilâhî-manevî ışık olarak görür iken; Kopernikcilerin ‘yeni kozmoloji’ geliştirerek farklı bir soluk getirmeleriydi. On yedinci yüzyıl ortalarına gelindiğinde fizik ve metafizik alanında Descartes ile Bacon düşünürlerin çalışmaları belirginleşti. Matematik ve mekanizmi konusunda Kopernik’in matematiksel simetri çalışması, Kepler’in göksel uyumu sembolize eden matematik çalışmaları, Galileo'nun sayılara mistik bir yaklaşım yerine dünyanın matematik terimi ile tanımlanabileceği ve yegâne anlamlı niteliklerin ölçülebilen ve matematiksel işlem uygulananabilen şeyler olduğu üzerindeki çalışmaları on yedinci yüzyıl fizik ve metafizik çalışmalarında belirginlik kazanmayı başardı. Trusted kitabın “Yeni Bir Düzen Arayışı” kısmında yeni felsefe düzenin ortaya çıkmasına, izah edilmesine, birleştirmeye ve temelini oluşturmaya çalışarak; insanlığın yeryüzündeki hayatını ifade edebilecek değerlendirmeler geliştiriyordu. Bu yeni felsefe düzenin hızla seküler zemine gidişatını şu birkaç ifadeye bağlanıyor: - Maddî dünya, nesnelerden oluşan bir anlayışla görülmeye başlanarak, açıklama kavramı amaç itibariyle olandan fiziksel sebep bağlamından olana dönüşüyor. - Gayri maddî ruh (Ya da zihin) tarafından kontrol edilen insan eylemleri araştırma kapsamından çıkarılıyordu; bu anlamda insan, tabiatın dışına alınıyordu. Teolojik açıklamalar kabul edebilirliklerini yitiriyorlar. - Matematik mistisizmden ayrılıyor ve ölçüme bağlanıyordu. - Tabiat felsefesinin matematiğe benzer mantığa dayalı bir disiplin olabileceği görüşü, gözlem ve deneyin öneminin anlaşılmasıyla yerine oturuyordu. - Dünyayı tanımak ve anlamak yolunda tümüyle insanî yeteneklere güven giderek artıyor ve ilâhî vahiy yoluyla bilgi çok daha az vurgulanıyordu. “Sonsuz Küçük” teorisini geliştiren Gottfried Leibniz; ‘kuvvet'i, klasik fiziğin ‘güç’ veya ‘enerji’ terimine eşit ve 'itici kuvvet' terimi de klasik fiziğin ‘kinetik enerjisi’ olarak görür. Leibniz, metafizik bir korunma prensibini öngörüyordu; çünkü toplam kuvvet miktarının değişmeden kaldığını kabul ediyordu. Trusted, Leibniz’in metafiziği, uzay ve zaman görüşü, dinî inanç gibi konulara değinmiştir. Leibniz’in ‘sistemin yaşam kuvveti’, ‘ivme’ olarak adlandırdığı kendi enerji kavramını maddî olmayan enerji ile fenomenal enerjinin arasında ki bağlantıyı geliştirerek metafizik imalar yüklemekteydi. Yazar, İsaac Newton’ün fiziği, kütle ve eylemsizlik, mutlak uzay, mutlak zaman, metafiziği ve din konularına değinmekte ve yer yer Leibniz ile karşılaştırmalar yapmaktadır. Newton, fiziksel ve metafiziksel problemleri algılayışında kendine hâs bir yöntem yakalamıştır. Kendi yöntemini eylemsizlik hareketini dikkate alarak geliştirdi; fiziksel düzeyde kütle, alan, yoğunluk ve ağırlık kavramları ile bunları matematiksel olarak formüle edilmiş yasalarla ilişkilendiriyordu. Newton, ölçme ve matematiğe dayalı Galileo metodolojisini kullandığında, fiziği, rasyonalistlerden çok daha ileriye götürmeyi başardı. Bu dönemin genel geçer kaidelerinden tabiat filozofları olan düalistler ve maddenin akıldan ayrı bir oluşum olduğuna inanıyorlardı. Tanrı’ya bir kurtarıcıdan ziyade bir matematikçi ve tasarımcı olarak tapılmaya başlandı. O, düzeni ve tutarlılığı temin etmişti. Bilimin ortaya çıkardığı düzenin, tabiatın ilâhî bir el tarafından vücuda getirildiğinin bir ispatı olduğuna genel olarak inanılması hususunda yazar kitabın “Akıl Çağı” bölümünde üzerinde durmakta. Kitabın bu bölümü Hume ve Kant üzerinde durarak düşünceleri ve düşünce karşılamaların bulunmaktadır. 1800’lerde tabiat tekdüzeliğine, dünyadaki hadiselerin neden-sonuç bağlantıları ile belirlendiğine dair inaç hakimdi. Newton mekaniğinin maddî cisimlerin davranışlarına dair mutlak bilgileri verdiğine inanılması yanında tabiatın değişmez yasalarının zamanla keşfedileceğine dair bir güven vardı. Ama pekâlâ dünyaya ilişkin hakikatlerin mantıkî zorunlu hakikatler olmayabileceği kabul edilmek zorunda da kalınıyordu. Sonuç itibariyle beşer aklına ve katı inanca dair güven öylesine tamdı ki tüm hakikatler anlaşılabilir ve rasyonel olarak kanıtlanabilirdi. Bilimsel araştırma felsefî spekülasyondan esas itibariyle farklı olarak görülerek, 1900’larda bilimin felsefeden bağımsız olması gerektiği düşünülüyordu. Trusted, kitabın son bölümü olan “Devrim” kısmında “Özel Görelilik Teorisi” Einstein’in Newton’un “İzâfiyet Prensibi”ni içine alacak şekilde elektrodinamik yükleri ve onlarla ilişkili alan kuvvetleri inceleyerek ‘elektromanyetizma’yı geliştirdi. Bölümün devamında yeni bir hacim boyutu, yeni bir kütle görüşü, uzay-zaman konularına değinerek; Einstein’in başlangıçtaki görüşleri, pozitivizmi, empirizmi ve imgesel/yaratıcı rasyonalizmi başlıklarıyla kitap, tamamlanmaktadır. Fizik ve Metafizik dünyayı anlamamızda bize yardımcı olmakta, tabiattaki düzene ve dünyayı kavrayacak beşerî kapasiteye sahip olmak izin dinin anlamaya yönelik araştırmalarda önemli rol oynadığı ve bilimsel araştırma için bir imkâna sahiptir. Fizik ve Metafizik ilimlerin tarihsel seyri için de gelişimini, felsefe ve bilim felsefesi hakkında birçok eseri bulunan bilim felsefecisi Jennifer Trusted’un yazdığı “Fizik ve Metafizik – Uzay ve Zaman Teorileri” kitabı; tabiat olaylarının bilimin tüm amacını alaşağı edecek bir gelişigüzel düzen içinde oluştuğu önerisine karşı çıkarak şu iki öneriyi sunmakta; keşfedeceğimiz dört başı mamur bir teori vardır ya da nihai bir teori değil de evreni git gide daha eksiksiz tanımlayan sınırsız bir dizi teori vardır. İkinci seçeneğin o sona ve nihai ve hakiki bir izahata inanarak “şimdiye kadarki tüm deneyimlerle uyum içinde olduğunu” kabul etmektir. Kitabın Künyesi: Jennifer Trusted, Fizik ve Metafizik – Uzay ve Zaman Teorileri, çev. Seval Yılmaz, İnsan Yayınları, Bilim Dizisi-3, 2. Baskı 2016, 319 sayfa. Yunus Özdemir
Fizik ve Metafizik
Fizik ve MetafizikJennifer Trusted · İnsan Yayınları · 201633 okunma
··
349 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.