Kitap, yazarın sevdiği kişiye tuttuğu bir defterden oluşuyor. Bir nevi mektup tarzında yazdığı bu defterde yaşadığı ilişkiyi felsefi açıdan ele almış.
Üç bölümden oluşuyor:
İlk bölüm “Önce” ‘de ilişkiye başlama aşaması anlatılmış.
Yazar, bu defteri yazma kararını şu şekilde dile getirmiş:
"Her içtenlik çabası, gidiyor, dolambaçlı ilişkilerimizde kurduğumuz sahteliklere çarpıyor —
sana bunun için yazmaya çalışıyorum.
(konuşmalar her zaman sahteliğe, yapmacıklığa, çünkü geçiciliğe açıktır; oysa yazı kalır.)” (s.15)
İkinci bölüm “İlişki defteri” kitabın ana temasını oluşturuyor ve yaşanılan ilişkiye dair çok kıymetli yazılar bulunuyor.
Üçüncü bölüm “Sonra” ‘da ise ayrılmalarının ardından yazarın sebep sonuç ilişkisine dayanarak çıkarımlar yaptığı yazıları bulunuyor.
Çok samimi bir üslupla yazılmış olan bu kitabın satır aralarında yazarın okura seslenmesi ise kendinizi üçüncü kişi olarak kitabın içinde bulmanıza neden oluyor ve ister istemez kendi ilişkilerinizi sorgulamaya başlıyorsunuz.
Sevdiğim seslenişlerden yalnızca biri:)
“(Ey Okur, görüyorsun : bu noktadan nereye gidilebilir; bu, gevezelik beceriklisi Yazar da, bilemiyor
—ya sen; ne anladığını sanıyorsun ki, bu okuduklarından?!..)” (s.151)
Şüphesiz yazarın okuduğum kitapları arasında en beğendiğim kitabı bu oldu. Bir başucu kitabı olarak düşünebilirsiniz.
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Kıymetli yazar
Oruç Aruoba son olarak şöyle bitiriyor defteri:
“—buradaki ben'in seslendiği sen'in kim olduğunu da yalnızca ben ile sen bileceğiz
—Bugün, şimdi, yalnızca ben biliyorum; ben de öldüğümde de, artık, kimse bilmeyecek...” (s.228)
Keyifli okumalarr :)