Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

KUYUDAKİ ADAM (Mahabharata hikâye ile, masalla, meselle dolu. Kuyudaki adam bir mecaz, ama sanıldığı gibi budizmden alınma değil. Bütün Hind'in tanıdığı bir mesel bu, dünyanın edebiyatlarına Hint'ten geçmiş). Koca ormanda tek başına idi Brahman. Önünde ağaçlardan bir duvar vardı. Bulutlarla öpüşen ağaçlar. İlerleyemiyordu artık. Canavarlar kuşatmıştı dört bir yanını... uluyan, çığlık atan, kükreyen canavarlar. Yama bile görse korkardı onları, Ölüm Tanrısı Yama. Soğuk terler boşandı vücudundan Brahmancığın; belki bir sığınak bulurum diye sağa sola koştu. Bir ölüm çemberi içindeydi Brahman. Orman tuzaklarla doluydu. Korkunç bir acuze onu kucaklamaya çalışıyor, beş başlı yılanlar etrafında şaha kalkıyordu. Kör bir kuyu vardı ormanda, sarmaşıklarla çepçevre. Hazretin ayağı takıldı sarmaşıklara, kapaklandı. Dalından sarkan olgun bir meyve gibi başaşağı asılı kaldı. Zavallı Brahman bir de ne görsün: kuyunun dibinde bir ejder yok mu? Felaket tek başına gelmez ki. Beyazlı siyahlı koca bir fil kuyuyu gölgeleyen ağacı kucaklıyordu. Altı yüzlü, on iki ayaklı idi fil. Ağacın dallarında bir kovan. Arılar rengarenk, anılar korkunç. Uçuşan, vızıldayan, bal yapan. Dallarda süzülen balları iştahla yalamaya başladı Brahman. Gözleri ne fili görüyordu artık, ne ejderi. Ağacı beyaz ve siyah fareler kemiriyordu. Keyfi yerinde idi Brahman'ın. Ne kocakarıyı düşünüyordu, ne canavarları. Ağaç üstüne devrilecekmiş... umurunda değildi. Kurtuluş sırrına erenlerin anlattığı bir mesel bu. Cangıl: bizi kuşatan yeniden-doğuş'lar. Aşılmaz duvar: hayat. Canavarlar: hastalık. Kocakarı: ihtiyarlık. Kuyu: bedenimiz. Dipteki ejder: varlıkları yutan zaman. Sarmaşık: ümit. Altı yüzlü, on iki ayaklı fil: sene, yüzleri: mevsimler, ayakları: aylar. Ağacı kemiren beyaz fareler: günler, siyah fareler: geceler. Arılar: arzularımız. Bal: hayattan aldığımız haz. İşte yaşama çemberini kıramayanların hali.
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.