Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir Klasiğin İzinde
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın Kamburu
, benim kendi serüvenimi kendim belirlediğim, neredeyse hiç yönlendirilmediğim, doğru ve yanlış tercihlerimle olgunlaştığım okuma yolculuğumda değeri değişmeyen duraklardan biridir. Sevdiklerimi sevmez olduğumda, anlamadıklarımı anlar olduğumda, kırılmaz sandığım çizgilerimi kırdığımda "o" hep oradaydı. Aslında onunla ilk tanışıklığımız harfler üzerinden değildi. Çizgi filmde görmüştüm ilk. Quasimodo'nun kardeşlerimle beni nasıl etkilediğini bugün, oradaymışım gibi hatırlarım. Parlayan tek bir göz ve dünyanın en unutulmaz cümlelerinden biri: "Bana su verdi!" Kitabı ilk okumam lise yıllarımda oldu. Daha sonra idrak edeceğim üzere bu basım(
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın Kamburu
) eksikti ve kötü bir çevirisi vardı. Ama büyülenmiştim. Kitaptan fiziksel olarak uzaklaşsam da hep kafamda gezdirmiştim. Birkaç sene sonra esere, daha profesyonel bir ortamda yaklaştığımda ne çok şeyi gözden kaçırdığıma şaşırmıştım. Daha sonraki okumalarımda da hayranlığım ve şaşkınlığım artmıştı. Her okumamda başka bir detayda kayboluyordum. Beni büyüleyen, bu kadar çok insanlık durumunun, bu kadar evrensele hitap edecek şekilde, bu kadar etkili bir dil ile anlatımı idi. Mekanın etkisiydi. Hugo'nun tarihe ödediği borç, insanlığa gösterdiği vefaydı. Kitabı yine okudum, o harika müzikali (youtu.be/9xzI9VLK_A0) bir kez daha izledim. İçimdekiler taştı, incelememi yazdım: #176305376 Şimdi Paris'te kitabın izleri için hazırdım... Yaptığım uzun araştırmalar sonucu yürüyüşümüze Marais bölgesinden başladık. Bu bölge sanatsal ortamıyla öne çıkıyor hem de Viktor Hugo'nun anısına ev sahipliği yapıyordu. Hugo'nun evine gitmeden önce Paris'in tarihine adanmış olan Carnavalet Müzesi'ni gezip genel bir Paris tarihi havası soluduk. Müze tamamen ücretsizdi. Proust'un Odası gibi bazı bölümlerde heyecandan elim ayağım buz kesti. Buradan tatlı bir yorgunlukla çıkıp tarihi sokaklarda ilerleyerek Viktor Hugo'nun evine (Masion de Viktor Hugo)geldik. Burası da ücretsiz ziyaret edilebiliyordu. Yanımda yakın tarihte okuduğum
Deniz İşçileri
Deniz İşçileri
vardı. Onu yazarıyla bir karede buluşturdum. Duvarları Hugo'ya dair güzel detaylarla dolu merdiveni tırmanıp sanatçının dairesine ulaştık. Burada Viktor Hugo'nun kendi eşyaları ve ona adanan eserler olmak üzere yüzlerce görsel var ama ben aşağıda fotoğraflarını paylaşacağım Notre Dame'ın Kamburu'na dair izlere yöneldim en çok. Girişte ilk evvel Hugo'nun bir heykeli ile göz göze geliyorum. "Ben geldim." diyorum sesli bir şekilde. Eserlerdeki Quasimodoları, Esmeraldaları, Frolloları ve diğer kişileri izliyoruz. Hugo'nun el yazısını çözmeye çalışıyoruz. Bir yandan da çocuklarımızın tükenmez sorularına cevap verip eşyalara dokunmasınlar diye onları kolluyoruz. Tabii, ben çoğu kez dalıp gittiğimden çocuklarımızın sorumluluğu babalarında kalıyor. Burada dünyanın çeşitli yerlerinden okur var. Ellerimde kitapları görünce bana gülümsüyorlar. Aynı kitabı okumuş ve sevmiş olmanın ortak hissiyle sıcacık bakıyoruz birbirimize. Gözlerimizde edebiyat kıvılcımı var. Evin bahçesinde duygu yoğunluğumuzu atmak için dinlendiğimizde Hugo'nun kafasında eserleri ile burada gezindiğini hayal ediyorum. Bastil Meydanı'nı geçerek Sen Nehri'ne ulaşıyoruz. Romanın sessiz kahramanlarından biri olan Sen'e belki geçmişten bir nida duyarım diye pür dikkat bakıyorum. Köprü altlarına özel bir önem gösteriyorum. Belki Hugo'nun "sıradan insanlar"ından bir iz...Kıyı boyundaki sahaftlarda Notre Dame'ın Kamburu'nun eski bir Fransızca baskısını arıyorum ama bulamıyorum. Nihayet uzaktan romanın annesini, sığınağını, ebedi tanığını görüyoruz. Notre Dame... Hâlâ tadilatta olduğu için etrafı çevrili. Ancak uzaktan inceleyeceğiz. Zihnimdeki çeşitli karelerle devin etrafını çepeçevre dolaşıp ön cepheye geliyorum. Kitabımı çantamdan çıkarıyorum. Eseri mekanla buluştururken bir çocukluk hayalimin içine düşüyorum. Kendime adımla sesleniyorum. Şairi anımsıyorum: "Şiirler doğacak kıvamda yine Duygular yeniden doğacak kıvamda." Gözüm evvela Frollo'nun penceresine, sonra Quasimodo'nun çanlarına takılıyor. Esmeralda'nın tefinin titreşimlerini hissediyorum ve kalabalığın gözlerini. Eşimle oturuyoruz. O şarkıyı açıyorum: youtu.be/uOr_MOq7-ps Kızlarımız bu arada oyuna dalmış oluyor. Şarkı, çocuk cıvıltıları, mekan, cümleler iç içe girip bir yumak oluyor. Hani denir ya, ruhumda bir esrime... O adını veremediğim tek duygu gözlerime doğru sızıyor. Sahi, ben çocuk oldum mu? Okumayı söktüm mü? Edebiyat en büyük tutkuma dönüştü mü? Notre Dame'ın Kamburu'nu okudum mu? Romanın izlerine bastım mı? Yanımda kendi çocuklarımla... Bir de Esmeralda...youtu.be/Lefbtf5jjbg
··
1.278 görüntüleme
esmaagrant okurunun profil resmi
resmen ben de sizinle viktor hugo’nun evini gezmiş gibi hissettim paris hayallerim henüz uzak görünse de bu yazı beni alıp sizin yerinize koydu çok teşekkür ederim bunu bizimle paylaştığınız için :)
Gönül. okurunun profil resmi
esmaagrant
esmaagrant
, sevenleri ile paylaşmak istedim, bir gün gitmenizi dilerim. Ben de teşekkür ederim🌼
K. okurunun profil resmi
Duygularınızın yoğunluğunu, oraya gitmekten dolayı hissettiğiniz mutluluğu, geçmişle bugünü düşünürken yaşadığınız duygusal hazzı ve sizin için orada olmanın ne kadar kıymetli bir hatıra inşası olduğunu içten hissettim. 🌸
Gönül. okurunun profil resmi
K.
K.
,Beni en çok içinde benzer renkleri taşıyanlar anlayabilir kanısındayım. Bu yüzden yorumunuz kıymetli. Hayatımdaki birçok özel duygu tek günde bir araya gelmişti. Edebiyatın vermiş oldukları, halihazırda verdikleri ve ileride verecekleri... Başımızdan, ruhumuzdan eksik olmasın!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.