Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Temel Bilimin gerekliliği
Selam arkadaşlar, Dertleşmek için uzun bir yazı yazacağım. Görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın. Öncelikle konu bu güne kadar benim hiç karşılaşmadığım bir tespit olması hasebiyle iyi açıklamam ve gelecek tepkilerin belki de anlaşılmamaktan ileri geldiğini bildiğim bir konu olacak. Türk eğitim sistemindeki hatalar malumunuz. Bununla birilikte fark ediyorum yıllardır öğrencilerin de beklentisi ve değişim isteği yok. Bence en büyük saçmalık öğrencilerin sayısal sözel eşit ağırlık gibi alanlara ayrılması. Bu sebeple bir hukukçu eğer kendi emek vermediyse neredeyse sıfır fizik bilgisine sahip oluyor. Bununla beraber bir fizikçi de edebiyat bilgisinden tamamen yoksun kalıyor. Bunun tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Ben özellikle iyi lise eğitiminin olması gerektiği gibi temel sanat bilim edebiyat bilgilerini kazandırabilmesini arzu ederim. Ama madem ki sistem değişmiyor. Sevgili arkadaşlar sizin yapmanız gerekiyor. Disiplinler arası çalışmadan bahsetmiyorum temel seviyede fizik öğrenmek emin olun dünyada yaşayan her inanın yapabileceği bir şey. Kendini insanların ben yapamam yapamıyorum diye kısıtlamalarını asla anlamıyorum. Ben lisede asla ders çalışmayan bir insandım ama ders dışında her alanda okuyan biriydim sadece fizik ve matematik derslerinde başarılıydım. Kimin hangi şiiri yazığını öğrendiğimiz saçma edebiyat derslerinde başarısızdım ancak kendi şiirlerimi makalelerimi yazıyordum. Özellikle yazmadan edebiyat dersi olması bana çok saçma geliyordu. 4 senelik lise eğitiminizde kaç sayfa yazı yazdınız. Tabii ders notlarından bahsetmiyorum. Sizin kendi elinizden çıkmış. Ben lisede en arka sayfada özel bir defterim vardı ve sayfalarını şiirler ve günlüklerle doldururdum en az 2000 sayfa yazmışımdır. Okul hayatımın tamamı en arka sırada hoca konuşurken defterime yazan çocuk olarak geçti. Bunu değiştiren 10.sınıfta değeri bilinmeyen herkesin dersinde uyuduğu muazzam bir felsefeciye denk gelmem oldu. Göksel hocam benim felsefeye eğilmemi sağladı sınavı olamayan 4 saatlik bir seçmeli derse giriyordu. 3 kişiyle ön sırada ders yaparken sınavın geri kalanı uyuyordu. Bir senede felsefe tarihini işledik. Hayatımda hiçbir şeyden bir daha zevk almadım o yılki kadar bütün yıl 10 sınıfta bir çocuk olarak felsefe tarihi okudum saf akşın eleştirisi ve kantla tanıştım. Büyük bir prozodi ile bağlandığım bu ritüel konuşmalar beni zaten uzak olduğum arkadaşlarımdan daha da uzaklaştırdı. Sonuç olarak göksel hocam
Felsefe Tarihi
Felsefe Tarihi
kitabını okumam ve olimpiyatlara girmem için ısrar etti. Bense bu yoldan çıkıp başka şeylere yoğunlaştım. Kafamda sadece fizikçi olmak vardı. Şu an da fizikçi olarak felsefesinin yeri hep daha başka. Edebiyat yazmak felsefe bilim bunların yanında teneffüslerde manedim haline gelen müzik atölyesi ve gitar. Lise hayatım arkadaşlarımla asla anlaşamadığım ama çok değerli öğretmenlerin ekseninde olgunlaştı. Özellikle ispanyolca öğrenmek çok keyifliydi. Devamını getirmemiş olsam da. Tüm lise hayatımı bir sınavda başarılı olmamız gerektiğini sürekli söyleyen birilerinin ve bunu yapmaya çalışan 7/24 test çözen arkadaşlarımın yanında sadece kendimi geliştirmeye adadım her alanda şu sn fark ediyorum okulla bağı güçlenen çocukların daha başarılı ama daha niteliksiz olduğunu. Türkiye miteliğin bu derece değersiz olması beni üzüyor. Sınavda 1000 e girip kendiyle ilgili bir düşüncesini anlatacağı iki sayfa yazı yazamayan bir yemi nesil beni ürkütüyor . Eğer bilimden ilham almak istiyorsanız Feza Gürsey okuyun. Edebiyatta Orhan Veli okuyun. Felsefede Oruç Aruoba Ahmet Aslan okuyun. Derslere mecbursunuz ama hayatınızın en güzel yıllarında herkesle aynı olmayın. Tüm gençler aynı düşünüyor. Aynı konuşuyor. Aynı yaşıyor. Aynı seviyor. Farklı da olmayın kendiniz olun yeter. Ne olursanız bu platformda iki kiliden biri gibi okumak için okumayın.
··
399 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.