Klişe: Bukowski deyince akla; kadın, seks, içki ve hipodrom geliyor. Adam yalnızca bu argümanları kullanıp içerik üretiyor. —Bu düşünceyi kabul etmiyorum!
Yeraltı edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden biri o. Onu öyle birkaç kelime ile özetleyemezsiniz. Tamam kabul, bu konulardan ilham alıyor olabilir ama hangi yazar kadınlardan ve seksten ilham alarak yazmıyor ki?
Bukowski’nin de kendini ifade etme biçimi bu şekilde. Hiçbir şeyi umursamıyormuş gibi görünüp aslında her şeyi umursayan biri. İnsanları sevmiyorum diyip aslında seven, bir kediyi ölmek üzereyken bile veterinere alıp “Ne olur, sadece yaşasın.” diyen, sokağa atmayıp yaşatmak için oturup kedisiyle sürekli konuşan, aynı zamanda vicdanlı, duygusal, sevgi dolu bir kalbi olan biri o.
Yaşlılığında yazdığı kitapları daha çok seviyorum. Kalbinden geçenlere daha fazla yer veriyor, bir şeyleri anlamak ve anlatabilmek için fazla çaba sarf ediyor ki bunu başarıyor da.
Arkadaşları ölüyor, sevdiği yazarlar, kıymet verdiği insanlar (yani içten içe kıymet verdiği, bunu asla açık açık yazmaz.) Acısını da tam olarak dile dökmüyor, tarzı değil çünkü. Ama yine de anlıyorsunuz, öyle acıdı ki içim.
Etrafında dönen her şeyi anlayıp, -onu kandırdığını düşünen salakları, aptal yerine koyduğunu sanan gerizekalıları, yalnız oldukları için ona sarmaya çalışan çıkarcı insanları- sallamayan, yani aslında sallamaya değer olmadıklarını bize göstermeye, bir nevi kendi dilinde öğüt vermeye çalışan biri olduğunu söylesem çok mu uçarı bir beyne sahip olmuş olurum? Aman.. neyse ne.
Okuduğum kitaplarının hepsini sevdim ama şöyle bir tavsiye; şiir kitaplarından birini okumak istiyorsanız, daha önce okuyup inceleme yazmadığım için pişman olduğum ve çok beğendiğim kitabı
Kapalı Bir Kapıdır Cehennem önerimdir.
“Cevaplar önce verilir
sorular sonra sorulur cehennemde;
aşık olunacak hiçbir şey yokken
sürekli aşık olursun
cehennemde.”
Bu sığlık her yerde her şeyde var maalesef. Yüzeysellik sıradan bir hale getirildi ne yazık. Ben de çok severim Bukowski yi. Özellikle kitlelerin dehası şiirini.
Süslü kelimeler kullanmadan hayatı müthiş bir şekilde anlattığı için seviyorum pis moruğu. Bu inceleme de öyle olmuş retorik yapmadan Bukowski çok güzel anlatmışsın. Hayatın acımasız gerçeklerine zaafı olanlar Bukowski okumasın. Ama gerçekçi insanlar Bukowskiyi kesinlikle sever. Yüreğine sağlık. 🌼