Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım Elena Ferrante’nin “Napoli Romanları” üstbaşlığıyla yayınlanan dört ciltlik serisinin ilk kitabıdır. Kitaplar ilk çıktığında yurt dışında oldukça ilgi görmüştür. Hızla başta İnglizce olmak üzere 22 dile çevrilmiştir. Bu kadar ilgi görmesinin sebeplerinden biri de yazarıdır. Çünkü
Elena Ferrante ismi yazarın gerçek adı değil; 1992’de çıkardığı ilk roman olan
Belalı Aşk romanında kullandığı müstear ismidir. Kimse yazar hakkında hiçbir şey bilmiyor. Hatta The New York Times ve The Paris Review’a verdiği röportajlar bile yayıncısıyla yapıp iletilmiştir.
Roman; büyümenin, kendini keşfetmeye başlamanın, hayatı öğrenmenin ve karışmanın arkadaşlık yoluyla okura anlatıldığı bir eser. Serinin ilk kitabı olan romanda; iki kız arkadaş olan Lila ve Lenu, Napoli’nin kenar bir mahallesindeki hayatıyla başlıyor. İlk bölümler 6 yaşlarında olan iki kız çocuğunun hayatıyla okuru karşılarken, son bölümde artık onların 17. Yaşıyla roman sonlanıyor. İtalyan toplumunun yalın bir panoramasını çizen yazar; Lila ve Lenu arasındaki arkadaşlık ilişkisini de salt bir çatışma, kıskançlık, mutluluğa dayandırmıyor. Bütün duyguları işleyen, bunları olaylara birbirine muazzam bir şekilde bağlıyor.
Hem Lila hem Lenu farklı yollarla da olsa -ilk etapta Lenu pasif gözükse de-içinde bulundukları toplumda var olmanın yolunu, kimliklerini ve hayallerine ulaşmaya çalışmaktadır. Okurken hangisinin yolu okura doğru gelir bilemem ancak şunu da unutmamak gerekir ki kimse hayata aynı yerden aynı kişilerle başlamıyor. Tercihleri doğru da olsa yanlış da olsa her iki kızda kendilerini, gerçek kimliklerini bulmaya, oluşturmaya çalışmaktadır. Yazar Ferrante bu konuyu neden arkadaşlık ilişkisi üzerinden aldığını da bir röportajında şöyle ifade eder: “Kadınların kendi aralarındaki ilişkilerin erkeklerinki gibi elle tutulur kuralları yoktur. İki kadın arasındaki, uzun bir arkadaşlığın iyi ve kötü duygulara, bağlılığa ve başkaldırıya, karşılıklı desteğe ve ihanete nasıl göğüs gerdiğini, bunlara rapmen nasıl hayatta kaldığını hikayelemek istedim.” Der.
Kitap aynı zamanda -ben özellikle de Lila üzerinden olduğunu düşünüyorum- feminist izler de taşımaktadır. Bu öyle alenen açık bir şekilde değil de daha alttan, ufak bir şekilde olduğunu düşünüyorum. Kitap ilk başlarda ve ortalarda biraz durağan olsa da sonlara doğru “Neler olacak, nasıl ilerleyecek” heyecanıyla hızlıca aktı. Özellikle de son bölümde hem Lila ve Lenu arasında geçen konuşmada kitabın ismi kısmıyla hemde son sahnede büyük bir son dokunuş yapıyor. İkinci kitabı da bir önce okumak istiyorum.
Son zamanlarda çokça okunan bir kitap. Yorumları okudukça ilgim ve merakım artıyor. Bir alışverişte ben de sepete ekleyeyim kısmetse. Keyifli okumalar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.