Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şeriat Kur'an'ın ve Sünnet'in tümüdür; Kur'an'ın ve Sünnet'in, açık veya örtük olarak söylediklerinin tümü... Böylece İslâm'ın şeriatını onun sadece lafzına indirgemiş olmuyoruz, onu ruhuyla (esprit) birlikte bir bütün kabul ediyoruz. Şeriati, lafzıyla ve ruhuyla bir bütün kabul etmenin pratik sonuçları var. Şöyle ki, onu, ruhundan yalıtarak uygulamak, İslâm'ı uygulama anlamıyla örtüşmeyecektir. Mesela İslâm hukukuna göre yönetilmeyen bir ülkede, kadınların başlarını örtmesine müsaade edilse; hırsızlık, cinayet vb. suçlara İslâm'ın öngördüğü müeyyide uygulansa; medeni hukuk alanında insanlar kendi aralarında İslâm hukukunu uygulamaya karar verse; fakat bütün bu uygulamalar Allah rızası için değil de insanların çıkarları öyle gerektirdiği için yerinegetiriliyor olsa, orada, İslâmî bir yönetimin yürürlükte olduğu söylenebilir mi? Böyle bir uygulamaya "İslâmî'dir" denilemiyorsa, bu uygulamada görülen eksiklik nedir? O eksiklik, Müslümanca iradedir. Yani bu uygulamaların Allah'ın rızası için değil ve fakat insanların kendi çıkarı için uygulanmış olması söz konusu eksikliği tazammun ediyor. Demek ki, şeriati ruhundan yalıtarak uygulamak İslâm indinden, İslâmî uygulama bakımından anlam taşımıyor. Şeriatın uygulanması, onun öngördüğü hususların sureta yerine getirilmesinden ibaret değildir; bu uygulamanın şeriatın (İslâm'ın) ruhuyla birlikte olması gerekmektedir. Dahası da var: şeriatın uygulanması, suç işleyenlere şerî müeyyidelerin uygulanmasından veya medeni veya siyasî konularda şeriatın öngördüğün kuralların yerine getirilmesinden fazla bir şeydir. Eğer sözü geçen kurallar, şeriatın ruhu kale alınmaksızın uygulanırsa, adaletin ifası yerine belki zulüm ika edilmiş olur. Çünkü şeriatın uygulanması demek öncelikle, insanların, kendilerine müeyyide uygulanacak durumdan sakınacakları bir hukuk ve toplum düzeninde yaşamalarını sağlamak anlamına gelir. Böyle bir yaşama ortamı sağlanmadan şeriatın müeyyidelerini uygulamanın şerî yönden anlamı olmayacağını bu bağlamda ileri sürüyoruz. Dolayısıyla, insanların Müslümanca amaçları ve Müslümanca iradeleri mevcut olmaksızın demokratik kanallarla iktidara gelen bir siyasî partinin uygulayacağı şerî hükümlerin ne ölçüde İslâmî bir mahiyet taşıyabileceği bir soru konusu olarak karşımıza çıkacaktır.
Sayfa 43 - ANAHTARKitabı okudu
·
450 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.