Sydney her gün balkonundan bestelerini dinlediği Ridge'den gelen mesajla erkek arkadaşının kendisini ev arkadaşıyla aldattığını öğrenir ve olay çıkarıp evi terk eder. Kalacak yeri olmayan Sydney'e Ridge ev arkadaşı olmalarını teklif eder ve beraber Ridge'in besteleri için şarkı sözleri yazarlar. İkili arasında çekim olmaya başlar fakat unutmamak lazım ki (kendileri ne kadar unutsa da) Ridge'in bir kız arkadaşı vardır..
Öncelikle kızgınım böyle bir kitap yazdığı için CoHo'ya, ikiyüzlü oldukları için Ridge ve Sydney'e, okuduğum için en çok da kendime. Kitabın kötü olduğunu biliyordum ama böyle bir rezilliği romantize edeceğini de tahmin etmemiştim..
Sydney'in ihanete uğramış bir kadın olarak bunu asla hemcinsime yapmam deyip Ridge'le flörtleşme fırsatını hiç bi zaman kaçırmaması ne kadar da ironik. Ridge ve Maggie'ni her yan yana gördüğündeki rahatsızlığı, ben iyiyim Ridge iyi biri neden hissettiklerimiz yanlış olsun sorgulaması. Aynen babe iyi niyetlilikde dünya markasısınız..
Dostoyevski'nin ölen eşi Anna için söylediği çok sevdiğim bir söz var: "Seni hiç aldatmadım, düşüncelerimde bile."
Bir insanı severken sadece kalbine değil düşüncelerine de kilit vurulur. Eğer bunu başaramıyorsan ki sen başaramadın Ridge karşındakı kişiye saygından dolayı ilişkini bitirmen gerekirdi. Ama bizim iyi kalpli Ridge'miz Maggie'yi asla terk edemez ve Sydney'le ilgili düşüncelerini de filtreleyemez. Çünkü ona göre ikisiyle de geçirdiği zamanlar iki farklı gezegende yaşanıyordu ve birinin yanındayken diğerini unutuyordu.. REALLY?
İşitme engelli olmasından dolayı küçükken yaşadığı zorluklar ve kardeşi için yaptıklarıyla Ridge sanki her zaman kendisine birilerinin kahramanı olma zorunluğu yüklemiş gibiydi. Maggie'ye olan bağlılığı da sevgiden ziyade onu hastalığından koruma çabasıydı. Ve ben Ridge'nin duygularının ne Maggie için, ne de Sydney için aşk olduğunu düşünmüyorum. Maggie onun için her zaman güvenli liman, Sydney ise ikinci tercihti..