Bir kitabı sadece görmenin bile sizi heyecanlandırdığı oldu mu hiç?İlk cümleden son cümleye kadar aklınızı başınızdan alan kaç kitapla karşılaştınız?Ben az rastlaştım. “Kitaba aşık oldum” cümlesini bana bir Tanpınar’ın Huzur’u bir de bu serinin ilk kitabı kurdurdu. İkisinde de kitabın içinde eriyip gittim resmen… Marias çok çok zor bir şeyi başarıyor ve ilk kitapta yarattığı muhteşem etkiyi azaltmadan üç ciltte de devam ettiriyor. Beni çarpan özelliklerinden birisi bu oldu. Ve elbette bu, artık yapbozun tamamlandığı kitaptı. Her şey öyle güzel birbirine bağlandı ki…Dans eden karşı komşusundan tutun yerdeki silmeye uğraştığı kan izine kadar her şey içime dokuna dokuna anlamlandı. Anları, anıları sürekli başka bir şeyler ekleyerek hatırlatması en sevdiğim yanıydı. İlk kitapta ikinci dünya savaşına dair verdiği bilgileri yine yenilerini ekleyerek hikayesine yerleştirmiş. Wheeler’ın karısı Valerie’nin akıbetini de öğreniyoruz ki bu benim içime koca bir taş oturttu…Savaş, insana ülkesinin iyiliği için yaptıkları yüzünden bile onulmaz yaralar açıyor. Kendisine hayran kaldığım bir diğer yan ise sanatı kurgusuna yedirmedeki başarısı. Bu konuda Proust’tan bile daha başarı buldum. Hans Baldung Grien’in Üç Yaş ve Ölüm tablosunu hikayesine bağlayışı enfesti! Aslında müziği ve çevirmenliğinden ötürü dil oyunlarını kullanışının da resim sanatını kullanmasından aşağı kalır yanı yok. Üç kitap da çok çarpıcı tespitlerle açılıyor. Seri boyunca sürekli insanı sarsan, gözünü açan bir dost gibi yaptığı tüm tespitlere bayıldım ve hepsi için çok teşekkür ediyorum. Aslında bu dopdolu seriyi yazdığı için Marias’a ne kadar teşekkür etsem az. İlk okuyuşta aşk diye bir şey de varmış onu yaşattı bana. Bendeki yeri hep çok özel olacak. Minnetle…

Yarınki Yüzün Cilt 3: Zehir, Gölge, VedaJavier Marias · Metis Yayınları · 2012108 okunma

·

134 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Betül