Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

313 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Savaşta kayıplarınızı azaltmak için düşmanla anlaşma yapar mısınız?
Orijinal ismi “The Scarlatti Inheritance” (“Scarlatti Mirası”) olan ve Gül Tahir tarafından çevrilen 313 sayfalık kitabın ilk baskısı 1975 yılında Hürriyet Yayınlarınca yapılmış. Bendeki örnek, Haziran 1982 Kelebek Yayınları’ndan ve 332 sayfadan oluşuyor. 2002 yılında ilki çekilen (2004, 2007 ve 2016 devam etti!) ve başrolünde Matt Damon’un oynadığı “Bourne” film serisi ile ölümünden sonra (2001), daha da ünlenen Robert Ludlum, yaşarken yazdığı otuza yakın kitap ile 1970 ve 1980’lere damgasını vurmuştu. Kitaplarının senaryoları, tarihsel ve çağdaş komplo teorilerine dayanır. (Çoğu başarılı “en çok satan” yazarında olduğu gibi!) Özellikle 1960’lar ve 1970’lerde giderek artan terörist saldırılar bağlamında, teröristlerin ideolojik motivasyon nedeniyle eyleme geçtikleri savına karşılık, Soğuk Savaş ortamının yarattığı piyonlar olduğunu kitaplarında sıkça işlemiştir. Bazen okuyucu olarak bağlantıları kurmakta zorlansak da sağlam senaryosunu, güçlü karakterler, durmadan artan gerilimli bir tempo ve iyi bir kurgu destekler. Ancak, bence bir yazarı “çok satanlar” arasına sokan en önemli özelliklerden birisi, okuyucunun zihninde tüm senaryoyu neredeyse görselleştirmeyi sağlayan anlatım tarzıdır. Şahsen, Ludlum’da bu biraz eksiktir. Bu romanını dikkatle okumak gerekiyor. Daha kitabın ilk iki sayfasına 1926 – 1937 – 1948 – 1951 yıllarına ait dört kısa not ile başlıyor. İlk okuyuşta doğal olarak pek fazla bir şey anlamıyorsunuz. Okumaya devam ettikçe, arada bir bu notlara tekrardan göz atarak gelişmelerle bağlantı kurmanız gerekiyor. Bunun yanında kitabı, kendi içinde dört ayrı kitaba ayırmış. Üçüncü ve dördüncü kitaplar, kendi içlerinde 25 ve 8 sayfadan oluşuyorlar. Bir noktadan sonra, tüm konuya hâkim olunca, neden böyle bir ayırım yaptığını, o bölümleri okurken daha iyi anlıyorsunuz. Romanda “Birinci Kitap” denilen bölümde aslında oldukça karışık başlıyor. 10 Ekim 1944 günü, Washington yapılan bir toplantıda Nazi Yüksek Şüra’sından üst rütbeli bir subay olan Heinrich Kröger’in Amerikan Ordu İstihabaratı’ndan Albay Canfield ile görüşmek istediği dile getirilir. Bu tarz bir bağlantının kurulması, her ne kadar savaşın kazanılacağı kesin olsa da, bu süreci hızlandıracağından verilecek Amerikan kayıplarını azaltabilir. Bundan dolayı, Amerikan hükümeti konuya olumlu yaklaşır. Ancak, Albay Canfield istenilen bağlantıyı kurduktan sonra, devlet arşivlerinde sadece Başkan tarafından onaylanabilecek bir dosyanın kendisine verilmesini talep eder. Tüm bu koordinasyonu sağlayan Tuğgeneral Ellis bu gelişmelerden rahatsız olup kişisel incelemeler yapmış ve Alman subayın aslında takma isim altında çalışan bir Amerikan vatandaşı olduğu sonucuna varmıştı. Hem de Amerika’nın en güçlü ailelerinde birisi olan Scarlatti’lerin çocuklarından birisinin. Savaş devam ederken böyle bir bağlantının ortaya çıkması, çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu kısa giriş bile, Ludlum’un bu eserinin o kadar kolay okunan bir macera romanı olmadığını sanırım anlatmıştır. İşin daha da ilginç tarafı, Ludlum, bu bağlantı üzerinden savaş öncesinde iktidarı ele geçiren Naziler ile Amerikan şirketleri arasındaki bağlantılara atıfta bulunuyor. Tüm bunlardan elde edilen para ve güç ile de Hitler’i iktidara getirenlerin savaş kaybedilmeye başlayınca nasıl kendilerini kurtarmaya çalıştıklarını Scarlatti ailesi üzerinden anlatıyor. Dikkatle ve sabırla okunması gereken bu eserde, beni rahatsız eden bir redaktör ve baskı hatası gözüme çarpmadı. 40 yıllık bir baskı olmasına rağmen, sahaflarda oldukça iyi kondisyonda, 10-25 TL’lık fiyatlardan bulabilirsiniz.
Miras
MirasRobert Ludlum · Hürriyet · 198228 okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.