Bu kitaba alıntılarını okuyup beğenince başlamaya karar verdim. Romantik bir aşk romanı sanıp aldığım kitabı okuyunca hiç de öyle olmadığını anladım. Kitap Amerika'nın küçük bir kasabasındaki 5 kişinin hikayesini konu edinmiş. Bu karakterlere kısaca bakacak olursak: 1. Bay Singer: Sağır ve dilsiz. Kendisi gibi sağır ve dilsiz olan ev arkadaşı Antonapoulos'u çok seviyor. Kendi halinde kimseye karışmadan bir hayat sürüyor. Herkes Bay Singer'e çok değer verip kendilerini anladıklarını düşünüyor. 2. Dr. Copeland: 4 çocuğu ve karısından ayrı yaşayan, sürekli çalışan, veremli siyahi bir adam. Amacı siyahi halkın kalkınması ve ötekileştirilmeden diğer insanlarla eşit haklara sahip olması. 3. Mick: 13-14 yaşlarında müziğe ilgisi olan, radyo dinlemeyi seven ve ilerde ünlü bir piyanist olmayı amaçlayan bir kız. 4. Bay Jake: Sürekli sarhoş gezen, hiçbir yere bağlı kalmak istemeyen aykırı bir işçi. Kapitalizmin getirdiği düzene karşı çıkıp tüm halkın refah içinde yaşamasını istiyor. 5. Bay Brannon: Cafe sahibi, kimseyle pek konuşmaz. İnsanları gözlemlemeyi sever. Bu 4 kişi sürekli Bay Singer'i ziyaret ediyor ve sadece onun yanındayken boyuna konuşuyorlar. Kendilerini sadece bu adamın anladığını düşünüyorlar. Okurken yer yer bu insanları ailemden biriymişçesine yakın buldum kendime bazen de tanımadığım birer yabancıymış gibi. Çok akıcı ve merak uyandırıcıydı. Kötü sonlu biteceğini hissetsem de tam olarak ne olacağını kestiremiyordum. İnsanın anlaşıldığı yerde nasıl da huzurlu olduğunu ve sonsuza kadar konuşabileceğini anlattı bu kitap bana. Okunmaya değer... " İki gündür kafamda seninle konuşuyorum, çünkü biliyorum ki, anlatmak istediklerimi anlıyorsun sen.." (sayfa 25)

Yalnız Bir Avcıdır YürekCarson McCullers · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017683 okunma

·

197 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.