Karatay Sözü - C. KARATAY /Herkes kendi hekimi olmak zorundadır!
"Hayat fırtınanın geçmesini beklemek değil, yağmurda dans etmesini öğrenmektir." Eserde geçen bir atasözü ile başlamak istedim incelememe. Zira hayata dair gördüğüm en iyi tanımlama olabilir. Beklemek değil, harekete geçmek gerek!
Prof. Dr. Canan Karatay
Ne biliyoruz hakkında?
Televizyon ve sosyal medyada ilginç birkaç sözü, cımbızla çekilerek alınmış tavsiyeleri... Çarpıtmalar...
Bir insanı tanımanın en iyi yollarından biri de onu ondan dinlemek, onun yazdıklarını okumak ve değerlendirmek ve hatta bir süre söylediklerini uygulayıp sonuçlarını beklemek olsa gerek...
Eserinde özellikle insanın bağışıklığına dair önemli ipuçları veriyor. Yalnızca covid dönemi için değil tüm zamanlarda geçerli, insanın bağışıklığını yükseltme, kendini mikroplardan koruma, doğru beslenme yolları.
Karatay Sözü Canan hocanın kalemiyle tanışma kitabım oldu. Dikkatli bakıldığında onun cümlelerinin dünyada birçok insanın cümleleriyle örtüşmeyeceğini de görüyor olabilirsiniz. Bu nedenle sık sık gündeme geliyor ve birçok zaman da karalama kampanyalarının hedefi oluyor. Ancak söylediği sözlere ve 60 yıllık hekimlik kariyerine bakılırsa birçok konuda alanın uzmanı olduğu ve haklılık payı olduğu görülüyor.
"İlaç ve aşı üreten büyük küresel firmalar ya da herhangi bir ticaret kurumu insanların tamamen iyileşmesini ister mi? Buna siz karar verin!"
Dünyada en büyük paraların ilaç ve uyuşturucu sektöründe döndüğü düşünülürse haksız diyebilir misiniz? Belki de çok haklı olduğu için hedef haline geliyor. Belki de kimi güçler bu nedenle bilinçli olarak söylediklerini çarpıtma, sosyal medyada olumsuz bir izlenim oluşturma çabası içindeler.
Kendi doğrularına inanan insanların bu doğruları hiçbir güçten korkmadan dile getirmeleri bende her zaman hayranlık uyandırmıştır. Hele ki bu ifadeler derin bir tecrübeye dayanıyor ve dünyanın önemli birçok yerinde de kabul görüyorsa!
"Herkes kendi hekimi olmak zorundadır!"
Yanlış beslenip, yanlış yaşayıp günlerimizi, haftalarımızı, aylarımızı hastane koridorlarında geçirir olduk. Çoğumuzun bağışıklığı oldukça düşük. En çok bakmamız gereken vücudumuza en az ilgiyi gösteriyor, hazır gıdalar ile vaktimizin çoğunu kapalı mekanlarda geçiriyoruz. Ne diyordu Kanuni Sultan Süleyman: "Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi."
Yaşayış tarzımız oldukça değişti. Göçebe köklerden gelip apartman hayatlarına tıkılır olduk. Yapılan araştırmalar avcı toplayıcı olarak yaşayanların dahi bizden çok daha iyi beslendiğini gösteriyor. - 
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens ve 
Tüfek Mikrop ve Çelik (Ciltli) kitaplarından aldığım verilere göre söylüyorum.- "Getir" diyoruz ayağımıza geliyor. "Hepsi Burada" diyor ne ararsak buluyoruz. Artık "A101" bile kapımızda... Yumurta sağlıklı mı sağlıksız mı diye tartışıyoruz ama onu üreten tavuklar yan gelip yatma derdinde. Gezen tavuğa kötü gözle bakılıyor. Afiyetle içtiğimiz kelle paçalar bir neslin "ıyy o içilir mi," diye baktığı konuma geldi. Bilmediğimiz kokular sıkıyor, bilmediğimiz yiyecekler tüketiyor ve bilmediğimiz hastalıkların hedefi haline geliyoruz. Bisikletin elektriklisi, koşunun bandı çıktı. Beslenmede kapsüle doğru yürüyoruz.
Herkesin yaptığını değil doğru olanı yapma, herkesin beslendiği gibi değil doğru şekilde beslenme, herkesin okuduğunu değil bize bir şeyler katanı okuma vakti.
Ve ben bu eserin okuruna bir şeyler katabileceğini düşünüyorum. Gargaranın faydaları, vitaminlerin hangi besinlerde yer aldığı, hangi ortamda nasıl yaşanılması gerektiği, doğru beslenme...
Faydalanılarak okunması, verilenlerin hayat biçimi haline gelmesi temennisiyle.
··
1.164 görüntüleme
Kaydedebilir, okuma listelerinize ekleyebilirsiniz.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.