Jules Payot'un üzerinde ısrarla durduğu konulardan biri de öğrenilenleri hatırlamak ve içselleştirmek için yürüyüş yapmanın önemiydi. Tabii o bundan bahsederken, salt bu amacı edinip yürümekten değil bunun gayesiz bir şekilde gerçekleştiğinde de bu tür etkisinin olacağından bahsediyordu.
Benim hayatımda da yürümenin çok ayrı bir yeri var. Her gün yürürüm, bazı yürüyüşlerim diğerlerinden çok daha uzun sürer. Bu yürüyüşler belirli bir lokasyon, mağaza, avm gezmek gibi değil de sadece yürümeye odaklandığım şekilde gerçekleşiyor. Daha çok yeşil yerler bulmaya, açık havada yürüyüş yapmaya çalışırım. Bazen düşünceler kafamdan hızlıca geçer, yürüdükçe durulduğunu ya da yeni bir perspektif geliştirdiğimi görürüm. Bazen çok neşeliyimdir ve sanki bunu doğayla paylaşmak istediğimden yürümeye atılmışımdır :d bazen zamandan ve mekandan uzaklaşmak için yürürüm ve daha aklıma gelmeyen çok sebebi var. Yürümenin beden sağlığı üzerindeki etkilerini uzmanlar hep vurgular. Yürüyüş yaptıkça zihnimiz için de ne kadar önemli bir yerinin olduğunu deneyimlemek ayrıca mutlu eden bir şey.
Yine filozofların hayatını incelediğimizde çoğunun hayatında yürüyüş yapmanın kimi zaman ucundan kıyısından kimi zamansa hayati derecede önemli bir yerinin olduğunu görürüz.
Frédéric Gros başta Nietzche, Rousseau, Kant'tan hareketle -fakat ağır felsefik kavramlara boğmadan- yürümek üzerine düşündürüyor. Yürümeye felsefik bir açıdan bakmak özellikle metropolde yaşayanlar için sık sık üzerine düşünmeye sevk edecektir bizi. 'Zamandan ve mekandan uzaklaştıran her şey sizi hızdan uzaklaştırır.' diyen Gros mutluluğun anahtarını elinde tutuyor gibi ve hatta hepimizin ayaklarında olduğunu söylüyor. "Hayat dediğin bir çift bacak ve gidebildiğin yol kadar." sözünü içten içe ve geniş ölçekte de düşündürüyor bize. Okurken beğendiğim bu eseri listenize almanızı tavsiye eder, okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim
.