Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

768 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Amerikan edebiyatının modern klasiklerinden sayılan Bazen Derin Bir His, 1960’lı yıllarda ABD’nin Oregon eyaletinin okyanus kıyısındaki, temel geçim kaynağı odunculuk olan küçük bir kasabasında geçen, odun işçilerinin grevde olduğu bir dönemde, grev kırıcılığı yapan bir ailenin hikayesini konu alan bir roman. Zamanda gidiş ve gelişlerle ve farklı karakterlerin bakış açılarından bu ailenin üç kuşak bireylerinin hikayesini okuyoruz. Sıradan ve günlük trajedilerden ziyade büyük dramların yaşandığı bir aile hikayesi bu, bunu kitap en başından belli etse de parçaların birleşmesi ve gizemin aydınlanması kitabın sonunu buluyor. Bu noktaya gelene kadar biraz kıvransanız da yazarın pek çok şeyi uzun uzun anlatmayı sevmesi göz önüne alındığında merakınızın canlı kalmasını sağlıyor bu durum. Bir sendika çalışanının bu grev kırıcı aileye ziyaretiyle açılıyor metin; ilerledikçe zamanda geriye doğru gidiyor ve buraya kadar olan süreci okuyoruz. Grevle beraber ailenin çalışacak işçi bulmakta sıkıntı çekmesi nedeniyle ailenin büyük oğlu, kasabayı yıllar önce terk eden üvey kardeşini yardıma çağırıyor ve bu iki üvey kardeşin uzun zaman sonra yeniden bir araya gelmesiyle birlikte karanlık aile geçmişinin üzerindeki sır perdesi aralanıyor. Bu aile hikayesinin arka planında Amerika’nın ücra bir kasabasındaki farklı insan tipleri ve bunlar arasındaki ilişki ve dinamiklerden Kızılderililer’in topraklarından sürülüp çiftliklerde emeklerinin sömürülmesine, doğayla verdiği mücadele ve bundan kaynaklanan göçlerle ülkeye dalga dalga gelen insanların farklı noktalara yerleşme hikayelerinden yirminci yüzyıldaki önemli işçi mücadelelerine, ABD’nin tarihi ve sosyolojik bir portresini de gözler önüne seriyor Kesey. Fakat metin, gerçekçi tarzda bir grev romanı ya da siyasi ve toplumsal bir roman olmaktan ziyade daha çok bir ailenin çözülüş hikayesi bana göre. Zihinden zihine ve zamanın farklı noktalarından gezinerek anlatımı ve bir aile hikayesini yer yer Amerikan kırsallarının yapısına da değinerek anlatımı nedeniyle Ken Kesey’in tarzı bana biraz Faulkner’ı anımsattı. Her ne kadar Kesey’in bilinç akışı tekniğini kullanımı Faulkner’ınki kadar çetrefilli olmasa da, Bazen Derin Bir His’in okurun dikkatini isteyen romanlardan olduğunu da söylemem gerek zira Kesey, daha yalın bir anlatım tercih etse de, zamanın farklı parçalarından ve farklı karakterlerin anlatımıyla paylaştığı küçük detayları ve ipuçlarını okurun gözüne sokmuyor pek, ilerledikçe bunları hatırlayıp parçaları okur kendi birleştirsin, fark etsin istiyor. Ancak Kesey, tüm metin boyunca hangi karakterin zihninde olduğunun sinyalini okura mutlaka veriyor; bununla ilgili bir zorluk yaşamıyorsunuz. Bu geçişlerin de son derece pürüzsüz olduğunu söylemem gerek. Arka planda yirminci yüzyılın ilk yarısında Amerika’nın toplumsal ve siyasi dönüşüm süreciyle, gizemini sonuna kadar koruyan bir aile hikayesi okurken, farklı anlatım teknikleri sayesinde farklı olay ve durumların başka insanlardaki yansımalarının farklılığına tekrar tanık olduğum, yer yer biraz uzatıldığını düşünsem de genel olarak keyifle okuduğum bir roman oldu Bazen Derin Bir His. Amerikan edebiyatı seviyorsanız bence es geçmeyin.
Bazen Derin Bir His
Bazen Derin Bir HisKen Kesey · Nora · 201728 okunma
·
1.826 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.