Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

364 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Kitabımız öncelikle İstanbul’un fethine dair çağdaş ve ikincil kaynaklardan ve güvenilirlik durumlarından bahsederek başlıyor. Maalesef fethe dair birincil Türk kaynakları çok yetersiz. Tursun Bey bu noktada tek başvuru kaynağımız. Yabancı kaynaklara baktığımızda da tarafsızlık konusunda belirli sıkıntıların olduğunu görüyoruz. İtalyan Nicolo Barbaro’nun güncesi bir tık daha güvenilir. Kitaba başladığımızda roman tadında bir anlatımla karşılaşıyoruz bu da elbet okumayı daha ilginç ve ilgi çekici kılıyor. Kullanılan görseller bu romansı anlatımı destekler türden. Ayrıca ilk andan itibaren yazarın tarafsız tutumu ve bu tutumun devamı tarih yazımında ve özellikle İstanbul’un fethi anlatımlarında en çok ihtiyaç duyduğumuz nokta. Yorumsuz bir şekilde kaynaklarda geçen ifadeler koyu puntolarla verilmiş. İslam Devleti tarafından yapılan kuşatmalar, ‘grejuva’ denen Rum ateşi, İstanbul’un tarihi ve sahip oldukları, 4. Haçlı Seferi sırasında yağmalanması, 2. Mehmet’in çocukluğu fethe kadar işlenen konular. Sonrasında fetih süreci başlıyor. Kendinizi kah Haliç’te, kah Fener’de, kah Galata’da, Kah Edirnekapı’da buluyorsunuz. Mekan anlatımları, tasvirleri size o anı yaşatıyor. Kendinizi o anı düşlerken görüyorsunuz. Adeta siz de İstanbul’da bir yerlerde o anlara tanıklık ediyorsunuz. Bu tabii ki yazarın başarısı. Şu nokta okurken çok önemli: Kitapta anlatılan yerleri görmüş olmak, oralara gidebilmek sizi olayın daha da içine çekiyor. Gidemiyorsak da en azından Thedosius Surları’nı, Edirnekapı’yı, Haliç’i, Dolmabahçe’yi, Kasımpaşa’nın nereleri olduğunu haritada görmek gerek. Yazarın anlatımı çift taraflı, yani bir Konstantinus Dragazes’le, Giustiniani ile sur içindesiniz; diğer taraftan Zağanos ile Baltaoğlu ile Çandarlı ve Mehmet ile Osmanlı ordugahında. Her iki taraf için olaylar farklı açılarla sunuluyor. Boğazkesen’in inşası, dökülen büyük toplar ve bu topların kış aylarında Edirne’den İstanbul’a nakli, inşa edilen kadırgalar, 20 Nisan’da 3 Venedik ve Bizans gemisinin Osmanlı donanmasını yararak Haliç’e girmesinin iki tarafta yarattığı psikolojik etki, 21 Nisan’da gemilerin karadan yürütülmesi, fethe dair her iki tarafa da ait kehanetler ve batıl inançlar ve sonunda şehrin düşmesi. Ardından şehirdeki yağmalama konularıyla kitabımız bitiyor. Bu kitapta fethe dair yeni şeyler öğreneceğimiz kesin. Ayrıca bu kitap empati kurarak olaya karşı taraf açısından da bakmamızı sağlıyor. Bu büyük bir başarı. Kısacası fethe merakınız var ise okunması gereken kitaplardan.
Son Büyük Kuşatma 1453
Son Büyük Kuşatma 1453Roger Crowley · April Yayıncılık · 2012208 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.