Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

438 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Ahmet Mithat Efendi ile alakalı olabildiğince geniş, uzun ve tüm kitapları hakkında genel bir inceleme de bulunacak bu yazımızda. Evvela bunu söyleyerek başlamak istedim. Şimdi birkaç kitabını okuyacak belirli bir sırayla gideceğiz ama birkaç yıl sonra bir okur, yazarın kitaplarını merak edip geldiğinde sadece incelemeyle değil aynı zamanda Ahmet Mithat Efendi ile ilgili bir şeyler öğrensin, bizim de araştırmalarımız birkaç günle kalmasın uzun yıllara yayılsın diye çabalıyoruz. Yazarlarımız arasında daha fazla eseri olan birisi yok ve bu kadar çok kitap yazıp daha pek çok kitabı değil basılmak, günümüz Türkçesine bile çevrilmemiş birinin eserleri üzerine çalışma yapmak da haliyle epey zor oldu takdir edersiniz. 2022 yılı Kasım ayından beridir bir yandan bu projemle uğraşıp bir yandan da günlük hayatıma odaklanmaya çabaladığım için de burada ekleyeceğim genel bilgileri diğer incelemelerde de paylaşacağım. Paragraf düzeni ise sadece okunan kitabın anlatıldığı bölüm büyük harflerle kitabın adı iki kere yazılmak şeklinde olup, aradaki boşluğa yapılan kitap incelemesini içerecek, kalan kısımlar genel bilgi üzerine olacaktır. MÜŞAHEDAT Evvela Anadolu Üniversitesine bu yayın için teşekkür ederek başlamak isterdim. Ancak bir türlü Ahmet Mithat ve onun eserlerinden istediğim tadı alamamaktan şikayetçiyim artık. Zaten pek fazla tadımız kalmadı bir de istediğimizi alamamak yoruyor. O kadar eski kelimeler topluluğu ki yani yap günümüz diline çevirisini, eski dildeki hali kaç kişinin umurunda? Açık konuşmak gerekirse anlaşılmayan karmaşık yazılar kimsenin umurunda değil ve kimse de merak etmiyor. Mesela örnek olarak bir paragraf vereyim ve her okuyanın bunu anlayamayacağını ve bütün kitabın da bu şekilde olduğunu belirtelim. Sonra neden kitaplar okunmuyor diye kendi kendimize sormaya biraz ara vermiş oluruz. “Bu halde ‘tabii’ denilen romanların müşahedat ı yevmiyeye muvafakat ve mutabakatı o kadar tamam olması lazım gelir ki, havi olaolacağı vekayi katiyen sahih olmayıp muhayyel ise de vekayi i mezkurenin yegan yegan müşahedat ı adiye i yevmiye ile tamamen mutabakatı derecesinde akla ve ihtimale karib olması lüzumu anlaşılır. Yani bu tabii romanlar öyle bir zamanın sırf hayal üzerine mebni ve cinler, periler, sihirler, tılsımlar ile memlu romanlarına müşabih olmak şöyle dursun, şövalye romanları, aşıkane romanlar, sefihane romanlar, dini ve tarihi ve fenni romanlar ve politik romanlar ve filozofik romanlardan bin türlü namlarda bin vasıfa ayrılan romanlara kata benzemeyerek cemiyyat ı aide i mütemeddinesinin ahval i hakiyyesi ve vukuat ı sahihası neden ibaretse romanların da ondan olması icap eder.” Şimdi şu paragrafa baktığımız zaman kitapta bizi neler bekliyor fikir sahibi olabiliriz. Yani Türkçe okuyup da okuduğumuza çeviri yapmakla uğraşmak gerçekten çok zor ve bir şeylerle fazla uğraşmak yalnızca yoruyor. Öğrendiğim bir gerçekliği yine burada test etme imkanı da bulmuş oldum böylece. Böyle olunca da ilerlemiyor ve ilerlemesi ve haliyle okunması da zorlaşıyor. Aynı zamanda kimsenin ilgisini çekmediği ve yine belirttiğim üzere kimsenin okuyası da gelmediği için böyle değerlerimiz ne yazık ki unutuluyor. Şikayet ettiğimizle kalıyoruz... Şimdi biraz da kitaba yönelik olumlama yapalım. Yanılmıyorsam Hicri 1308 Miladi olarak 1890 – 1891 yılına tekabül ediyor. Bu dönemin bir eseri ama konuya geçmeden evvel şu bilgiyi eklemek istiyorum. Tam 3238 kelime çevirisi var bu kitapta not halinde. Yani baskının ne kadar kaliteli ve güne ne derece hazırlıklı olduğunun kanıtı niteliğinde. Günlük konuşma dili ve kullandığımız kelimeleri göz önüne aldığımızda neden TDK özelinde bu çevirileri yapmadıkları için kızdığımı bu kitapla beraber kanıtıyla sunmuş oluyorum ve yine TDK’nın özür mahiyetinde güncelleştirilmiş baskıları yayımlamasını ısrarla istiyorum. Bu sefer Ahmet Mithat’ın karşısında Emile Zola var. Çünkü gerek fikirsel gerekse de ahlaki olarak onlara ve yazdıklarına karşıt birisi. İşlenen konular onun inanç, fikir ve düşünceleri ile uyuşmuyor. Haliyle o da kendi halinde bir roman yazıyor. Bugün Emile Zola ismini tüm dünya bilirken Ahmet Mithat’ı kendi ülkesinde unutturmak da büyük başarı tabi. Hem realist bir kişilikle yazdıkları hem de romanda natürel olması iki farklı görüşü onda birleştirir. Kendisi her zaman ki gibi vapura binip gideceği sırada bir olaya şahit oluyor. Hatta bu olayın peşini bırakmıyor. Zaten Müşahedat kelime anlamı olarak görmek ve gözlem anlamlarına geliyor. Burada gözlemlediği 3 Ermeni kadını kitapta da sık sık karşımıza çıkıyor ki özellikle Siranuş. İlginç yanı yazdığı kitaplar nedeniyle Siranuş da onu tanıyor. Tabi yabancılar üzerinden yazılınca haliyle yabancıların öne çıktığı bir kitap var karşımızda da. Aynı zamanda İstanbul’a dair ne varsa bu romanda yer alıyor. Yazarın kendisi de dahil olmak üzere bu kitabın içerisine yaşadığı şehirle alakalı her şeyi ekleyip anlatma hevesi ve dönemin ortamını adeta gözümüzde canlandırması çok önemli. Birtakım sosyal ve toplumsal meselelerden de hepimiz nasibimizi almayı ihmal etmiyoruz yazar sağ olsun. Bana en ilginç gelen kısım ise şu: Çok etkileyici bir roman düşünelim. Okuruz, okuruz ve sonuna geldiğimizde keşke şöyle olsaydı deriz, film seyrederiz ve aslında şöyle bitmeliydi diye yorumlarız. Ahmet Mithat’ın beni en çok etkileyen kısımlarından biri de bu kitapta aynen yaşanır. Çünkü yazma aşamasında tanıştığı karakterlerin hepsinden bahsederken her yazdığını onlara da okur aynı zamanda eksik veya yanlış olanları da roman karakterlerine yani aslında gerçek hayatta olan insanlara göre bunu değiştirir veya düzeltir. Hatta onun romanlarında dine nasıl baktığını defalarca söylemiş ve karaktere yaptığı inanç değişikliğini bazen eleştirmiş açıkçası bazen de gülmüştüm. Gerçek hayatta da benzer bir final görünce böyle nasıl denir, dumura uğramak diye bir laf vardır, öylece kaldım. Tabi bu biraz argo bir kelime orijinal anlamında değil. MÜŞAHEDAT Kitap incelemesi ardından devam ediyoruz. Evvela Ahmet Mithat Efendinin eserlerine ve neleri okuduk neleri okumadık bunları ayırdığımıza yönelik açıklamaları yapacağız. Bulabildiğimiz kitapları ve bunların neler olduğunu anlatacak, bulduklarımız üzerinden sıralı bir liste yaparak ilerlemeye çalışacağız. Aynı zamanda bu birkaç günlük - haftalık proje de değil. Yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında düşündüğüm zaman dilimini kapsayarak son bulacak bir proje olacaktır. Hatta bu süreçte ve sonrasında bizlere yardımı dokunacak her türlü bilgiye de açık olduğumuzu belirtmek isterim. Araştırma sürecinde bulduğumuz eserler neler oldu? Neleri sıraladık? Şöyle bir isim sırası şeklinde ilerlemenin en doğrusu olduğu kanısındayım ve burada büyük emek harcadığımı belirtmek isterim: Acaib-i Alem Ahmed Metin ve Şirzat Alayın Kraliçesi - Alayın Kraliçesine Zeyl Aleksandr Stradella Altın Aşıkları Amiral Bing Arnavutlar Solyotlar Avrupa’da Bir Cevelan Ben Neyim? Beşair Beşir Fuad Bir Acibe-i Saydiyye Cellad Cinli Han Çengi Çerkez Özdenler Çingene Çocuk Melekat-ı Uzviye ve Ruhiyesi Dolaptan Temaşa Durub-u Emsal-i Osmaniyye Hikamiyyatının Ahkamını Tasvir Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul’da Neler Olmuş Dürdane Hanım Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar Eski Mektublar Esrar-ı Cinayat Eyvah Felatun Bey ile Rakım Efendi Fenni Bir Roman yahut Amerika Doktorları Gönüllü Gürcü Kızı yahut İntikam Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar Hayal ve Hakikat Haydut Montari Hayret Henüz On Yedi Yaşında Hilal-i Ahmer Cemiyet-i İnsaniyesinin Tarihi Hikmet-i Peder Hüseyin Fellah İstibşar Jön Türkler Karı Koca Masalı Karnaval Kıssadan Hisse Letaif-i Rivayat (İçerisinde 21 öykü vardır. Bazı öyküler farklı kitaplarda farklı isimlerle yayımlanmış olabileceğinden buna da değineceğiz ve o öyküleri de ekleyeceğim) Suni’fi Zan Gençlik Esaret Teehhül Felsefe-i Zenan Gönül Mihnetkeşan Firkat Ölüm Allah’ın Emri Bir Gerçek Hikaye Bir Fitnekar Nasib Çifte İntikam Para Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar Diplomalı Kız Dolabdan Temaşa İki Hudutkar Emanetçi Sıdkı Cankurtaranlar Ana Kız Menfa Mesail-i Muğlaka Müdafa’a Müşahedat Nedamet mi – Heyhat Niza’ı İlm-ü Din Pariste Bir Türk Rikalda yahut Amerika’da Vahşet Alemi Seyyadane Bir Cevelan Süleyman Musli Şeytankaya Tılsımı Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedidesi Taaffüf Üss-i İnkılab ve Zübdetül Hakayık Vah Volter Volter Yirmi Yaşında Yeniçeriler Yeryüzünde Bir Melek Görüldüğü üzere bizim bulabildiklerimiz Ahmet Mithat kitaplığında yalnızca %15 civarında. Daha bunun yayımlanmayan, çeviri bekleyen, illa ki kaybolan veya yazar tarafından yazılıp da ona ait olduğu imzası olmadığı için anlaşılmayan gibi pek çok çeşidi var. Elimizden geleni de yapacağız bu konuda. Şimdilik araştırdıklarımız ve bulduklarımız bu kadar. Birkaç yıl sonra yeniden bu çalışmalara döndüğümüzde hem yeniden araştırmamıza gerek kalmayacak hem de –umudum bu yönde- yeni bilgilerle harmanlamaya çalışacak ve eldeki Ahmet Mithat eserlerini güncellemeye çabalayacağız. Bu konuda kütüphaneci ve moderatör arkadaşlardan da ricam, bilmediği kitaplara lütfen dokunmasınlar. Bilhassa isimleri farklı diye kafalarına göre ayırma yapmasınlar bazı eserlere. ‘Geçmiş’ kısmından özellikle emek verip düzenlediğim eserlerde bunu rica ediyorum. Hayatımın 4’te 1’ini bu işe adadığım için bu şekilde konuşup hepinizden rica ediyorum. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Anadolu Üniversitesi Basımevi · 2018612 okunma
·
222 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.