Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

284 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Nasıl olup da unutuyoruz, nasıl alışıyoruz bilmiyorum..
Maria Dolz her sabah işe gitmeden önce kahvaltı ettiği kafede bir çifti gözlemlemeye başlıyor. Gözlemlemek az kalır gerçi, onlara kafayı takıyor demek daha doğru. Çünkü ona göre dünyanın en uyumlu çifti onlar, mutluluğun yeryüzüne çift bedenle gelmiş hali. Bir gün çift ortalıkta görünmez oluyor. Maria adamın aklı karışık bir evsiz tarafından öldürüldüğünü öğreniyor ve sonrasında olayların ortasına nasıl düştüğünü Marias bile ona açıklamıyor bence. Ölenlerin yaşayanların hayatında işgal ettiği yer, zamanın sinsiliği ve unutuşa dair yazılan bölümleri okurken müthiş bir haksızlık duygusu yerleşiyor insana. Kabullenmesi zor geliyor. Bir de Marias’ın acımasızlığı ekleniyor üstüne ki, az buz şey değil. Sorsanız cevabı hazır: “Gerçekliğin sınır tanımazlığı utanç vericidir.” Aşka, bağlılığa, yasa, insan denen muammaya dair derin çukurlar açıyor Marias, içini yine o uzun boylu, saçaklı cümleleriyle dolduruyor. Bu saçakların arasında yine ve yine Shakespeare’in dizeleri geziniyor. Balzac’ın Albay Chabert’ı da dirilip ona eşlik ediyor bu sefer. Birbiriyle harika harmanlanmış hikayeler bunlar. Marias okuyanlar bilir. Yazarın derdi gücü insan ilişkilerinin karmaşası. İnşa ettiği kurgu da işte bu karmaşanın hakkını verir. Oya gibi işler her şeyi, renkleri birbirine katar, içinden çıkılmaz bir hal alır her şey. Hemen her yazar gibi kitabın sonunda bir sökük bırakır, biz de çeker çözeriz diye düşünürüz, nafile. Öyle, olduğu gibi, karmaşayla bırakır bizi. Elimize verdiği tek sökük, iliğimize ait olandır ki, hiç acımaz, çeker gider. Bu acımasızlığının ve bu dolambaçlı, uzun uzun yazma biçiminin etkisi mi bilmiyorum, bu platformda yeterince okunmadığını fark ediyorum. Belki biraz önyargı belki de kolay okunmuyor olması neden, emin değilim. Ama bir de şöyle düşünün: Aşkı anlatırken günde ortalama 100 bin kez atan kalbimizin ne halt ettiğini anlatıyor bize, nasıl kısa kessin? Hikayeleri her daim dallanıp budaklanır, doğru. Kanı damarlarında akmak için 96 bin kilometre yol yapan canlılarız biz, hikayemiz nasıl düz gitsin? İnsanın zamanın sinsiliği karşısındaki değişimini ortaya koyarken acımasızdır. Hayatı boyunca ortalama 22 kilogram deri kaybeden, derisini sürekli değiştiren insanlığa güzelleme yapmasını bekleyemeyiz ondan. Keşke herkes Marias okusa dileğimi buraya bırakıp kaçıyorum. Keyifli okumalar..
Karasevdalılar
KarasevdalılarJavier Marias · Yapı Kredi Yayınları · 2022752 okunma
·
748 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.