Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Rusya’nın düşün hayatına yön veren önemli yazarlardan biri olan ve çoğunlukla başyapıtı “Ana” ile tanınan Maksim Gorki’nin ilk dönemine ait kısa bir roman “Ekmek İşçileri”. Otobiyografik ögeler barındıran bu roman, Çarlık dönemi sonlarında gizli devrimci eylemlerin yoğun olarak yaşandığı, bir arada yaşayan farklı köken ve dinlerden halkı ile oldukça kozmopolit ve kültürlü Rus şehri Kazan’da geçiyor. Daha ilk yazarlık denemelerinde bulunan Gorki, o yoksul işçilerin bir parçası olarak içeriden ve kısmen daha tarafsız duruşu ile Rus halkının emek ile, güç ile, sermaye ile ilişkisini sorguluyor. Romanın kahramanı, aynı genç Gorki gibi, yürüyerek ülkesini gezen ve bu arada bulduğu geçici işlerde çalışan 18 yaşlarında, az buçuk okumuş yazmış, devrimci bir genç. Kazan’da bir fırında hayatını sürdürmesine anca yetecek bir para karşılığı günde 20 saat çalışmaya razı oluyor. Romanda bu fırındaki günlük yaşamı, insan ilişkilerini ve özellikle patron Semenov’u anlatıyor okuyucusuna. Onların yaşam öyküleri ve davranışları üzerinden Rus halkını anlamaya çalışıyor. Gorki’nin, çok iddialı sayılmasa da bence oldukça başarılı ve akıcı bu romanı,
Orhan Kemal
Orhan Kemal
romanlarına benzer bir tad bırakıyor okuyucuda. Pis ortamlarda, korkunç şartlarda, sadece karın doyurabilmek uğruna köle gibi çalışan, bu koşullar altında çalıştıkça değişen ve giderek insanlıklarını kaybeden küçük insanların hikayesi bu. Savaşlar sonrası kayıplar ve göçlerle darmadağın olmuş tarihimizde -açlık hiç bu kadar yüksek olmasa da- benzerlerini okuyabileceğimiz hikayeler bunlar. Yakın coğrafyaların benzer acıları… Gorki’nin kahramanı fırında işçilere kitap okuyor ve devrimci söylemleri paylaşıyor. İstiyor ki güce karşı sinmesinler, bu sefaleti kanıksamasınlar ve patronlarına baş kaldırsınlar. İlk başlarda işçiler tarafından ciddiye alınmayan bu genç, patronun kendisine yakınlaşmasıyla birden popülerlik kazanıyor, söylediği dinlenir, önerdikleri yapılır oluyor. Gorki’nin anlamlandırmaya çalıştığı o evrensel dilemma çok güzel aktarılıyor romanda: İşçiler gerçekten daha iyi çalışma koşulları mı istiyorlar, yoksa kendisi de eski bir işçi olan uyanık patron Semenov gibi bir yolunu bulup patron olmayı mı? Herkes için daha adil, daha insani, daha yaşanır bir dünya mı istedikleri, yoksa bir ömür boyu -hileyle, kötülükle, zalimlikle de olsa- gücü ele geçirmek mi? Nietzsche’nin o müthiş tanımlaması ile “bu köleler özgürlüklerine kavuşmayı mı istiyorlar, yoksa kendi kölelerinin efendisi olmayı mı?” Marksist-Leninist akımın önde gelen ideologlarından birinin, sonraki döneminde pek göremeyeceğimiz tarafsızlıkla insan ruhundaki bu çelişkileri ortaya sermesi ve bunu yaparken kullandığı basit, etkileyici dili çok beğendim. Rus edebiyatını sevenlerin yanı sıra, anlaşılması zor, kalıplara sığmaz biz insanoğullarına dair düşünmeyi seven tüm okurlara tavsiye ederim.
Ekmek İşçileri
Ekmek İşçileriMaksim Gorki · Oda Yayınları · 1995304 okunma
··
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.