"Bence direnmeliyiz: Benim sloganım budur. Ama bugün, kim bilir kaçıncı kez, bu kelimeyi nasıl somutlaştıracağımı düşünüp durdum. ( Ernesto Sabato)"
"Kardeşim evlatlık ama ben kardeşimin evlatlık olduğunu söyleyemem ve söylemek de istemiyorum. Böyle söylersem, uzun zamandır susturmaya özen gösterdiğim bu cümleyi telaffuz edersem, kardeşimi kategorik bir duruma, tek bir temel niteliğe indirgemiş olurum: Kardeşim bir şey ve bu bir şey birçok insanın onda görmeye çalıştığı şey; bu bir şey kendimize rağmen, onun özelliklerinde, hareketlerinde, davranışlarında görmeye çalışmakta ısrar ettiğimiz işaretler bütünü."
#direniş #juliánfuks
Arjantinli bir ailenin çocuğu olan Julián Fuks, bu kitabı özellikle abisi için yazmaya karar vermiş.
Kitap yukarıdaki cümlelerle başlıyor ve romandaki ana karakterin kendi doğmadan önce evlatlık alınan abisini ve geçmişi daha iyi anlama gayretini okuyoruz. 70' lerde zor dönemlerden geçmiş, cunta dönemini yakından görmüş ve Arjantin' den Brezilya' ya kaçmak zorunda kalmış devrimci ailesinin yaşadıklarını gözünde canlandırma ihtiyacı, Sebastián' ı ailesinin ve evlatlık abisinin yaşadığı ilk eve götürüyor. Ve kitap boyunca yazarla birlikte geçmiş ve şimdi arasında sıçramalar yaşayarak ait olma çabasına tanıklık ediyoruz. Yaşananları ve hissettirdiklerini anlamlandırmaya çalışıyoruz. Anlatı boyunca küçüklü büyüklü birçok direniş örneğine de tanıklık ediyoruz aslında...
Yerinden edilme duygusunu dramatize etmeden olduğu gibi anlatma çabası kitaba farklı bir lezzet katmıştı.
Durağan ilerleyen bir kitap gibi görünse de devamını merak ettiren, kendini okutan, edebî doyum sağlayan bu eserin birçok ödül aldığını da belirteyim:
Jabuti Yılın Kitabı 2016 / Brezilya
Jóse Saramago Edebiyat Ödülü 2017/ Portekiz
Anna Seghers Ödülü 2018/ Almanya
Eseri ve yazarı daha iyi anlamak için Eylül Görmüş ile yaptığı röportajı okumanızı da tavsiye ederim. Direniş ve aidiyet kavramlarına yaptığı vurgu daha net anlaşılıyor.
Instagram/ 
Z.Y.
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.