Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
"Ne Çok Acı Var" Demişti Bir Şair...
Aylar önce -belki de yıllar- yağmurun kaldırımlara telaşsız, usul usul yağdığı, şehrin gözbebeği olan dağın tepesinin bulutlara teslim olduğu, insanların yağmurun sükunetine inat, acele ile bir yerlere yetişmeye çalıştığı bir günde, yağmuru seven fakat şemsiyesini yanından hiç ayırmayan yalnız bir adamın adımları onu daha önce hiç gitmediği bir kitapçıya sürükledi. Yaşarken, insanların arasında kaybolmayı kendisi için bir tercih haline getirmiş bu adam, şimdi taze kitap kokulu rafların arasında kayboluyordu. Kitapların içinde kaç dakikadır -belki de saat- kendini unuttuğunu farkında olmadan gezinirken, gözlerine bir kitap ilişiverdi:
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan Alır
Aradan aylar geçti. O arada kim bilir kimler geldi, kimler geçti? Yalnızlığı kendisi için mesken tutmuş, yüreğinde büyüttüğü acıları susarak konuşmuş, bir zamanlar aynalara düşmanlık beslemiş, en büyük haksızlığı kendisine yapmış bu adam, henüz yaz mevsiminde yaprak dökmeye başlamış ağaçların sıralandığı yol boyu yürüyordu. Günlerdir yağan yağmurun sebep olduğu küf kokusu eşliğinde okuduğu son kitabı düşünüyordu. Karşılaştıkları ilk günden bugüne ne çok şey değişmişti. Değişmeyen tek şey ise "paylaşılmak istenen her acının sebebinin insan olduğu" gerçeğiydi. Kitabın başlığını değiştirmeye karar verdi. Adımları hızlandı. Bir türkü açtı önce, hayatını türkülerle süsleyen adam. "Kimsenin ortak türküsü yoktu" diye sızlanan yazara inat bağırıyordu; "ben türkülerim ile buradayım, siz neredesiniz?" Yazarın sık sık türkülerden bahsetmesi hoşuna gitmişti. Onun için türkülerden bahseden bir kitabın kötü olması imkansızdı. Hafif aralıklı pencereden odaya serin bir rüzgarın girdiğini hissetti. "Bu rüzgar bizim türkülerimizi de taşısın" diye geçirdi içinden. İçeriye sızan rüzgardan mıdır bilinmez, üşüdüğünü hissetti. "Bütün güneşler sıcağını ve iyiliğini başka yerlere götürmüş de ona yalnız gölgesi kalmıştı." Dudaklarından sese dökülen cümle bu olmuştu o esnada. Bazı kitapların özellikle kendisi için yazıldığını düşünüyordu. Bu da onlardan biriydi elbette. Gözü, karşı rafta duran ve sanki kendisini çağıran şiir kitabına ilişti. "Gidin ölüme dek şiirler okuyun" diyişini hatırladı yazarın. Sayfalardan bir kaç mısra eksiltti. Yüreğinde hissettiği huzuru, yağmura ve okuduğu kitaba yordu. Kitabını masada, az önce demlediği çayını ise ocakta unutup, geçmişin hatıralarına sarıldı. Köyünü, çocukluğunu, top oynadığı çayırı, geçit vermez tipileri bir bir geçirdi gözlerinin önünden. Kaç asırdır düşündüğünü bilemeden uyandı geçmişin özleminden. Hep okuduğu bu kitap yüzünden hüzünlü biri haline geldi son günlerde, farkındaydı. Bazı mısraların nasıl olur da insanı bu kadar etkileyebileceğini sorguladı. Gördüğü herkese zorla bile olsa bu kitabı okutmak geldi içinden. İnsanların bir kitabı dâhi incitebileceğini düşünüp bu fikrinden hemencecik vazgeçti. Bu kitap sadece hissedebilenler içindi. Bir çiçeğin büyümesi için nasıl ki suya ve güneşe ihtiyaç vardı, bir yüreğin büyümesi içinde sevgi ve inceliğe ihtiyaç vardı. Masada duran kitap insan ruhuna sevgi ve incelik ekecek bir tohumdu. İnsanlar bunu bilmiyordu. İlerlemiş saatlerin doğal sonucu olarak üzerinde bir yorgunluk hissetmeye başlamıştı ki, sayfaların arasından seslendi yazar; "güçsüz değil, güceniksin." Son bir defa pencereden bakmak geldi içinden. Evlerin içindeki sıkıntılara perde olan yapay ışıkları ve onlara inat asırlardır parlayan yıldızları gördü. Ne demişti Nâzım: "kimi insan ezbere bilir yıldızların adını, ben hasretlerin." Biraz da Nâzım'a üzüldü... Ne güzel şairler, yazarlar tanımıştı bu kitap sayesinde. Kitaba yeni bir başlık bulmuştu. Gözkapakları, hayallerini taşıyamayacak kadar güçsüz düşmüş ve yavaşça kapanırlarken dudaklarından şu kelimeler döküldü: "İnsanın Acısı İnsandan Gelir"
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan AlırŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201810,3bin okunma
·
84 görüntüleme
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
Sevgili
1000Kitap
1000Kitap
ve
1000Kitap Destek
1000Kitap Destek
Dostoyevski'nin Suç ve Cezası gönderildiği ilk yayınevi tarafından reddedilmiş. Tamam, bizler birer Dostoyevski değiliz, sizler de yayınevi değilsin ama lütfen şu inceleme ve alıntıları insanlar azcık görebilsin. On kişiden fazla kimseye ulaşmıyor hiçbir şey...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.