D.H. Lawrence' in en büyük romanı kabul edilen Âşık Kadınlar, hem Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki ingiliz toplumunun açık bir anlatımı hem de insan arzusunun amansız gücünün parlak bir çağrışımıdır. Gökkuşağı'nın kaldığı yerden üçüncü nesil Bragwenler'le devam ediyor hikaye: Midlands'daki bir maden kasabası olan Beldover'da öğretmen olan Ursula Brangwen ve Londra'daki sanat okulundan dönen kız kardeşi Gudrun. Romanın odak noktası öncelikle ilişkileri, Ursula'nın bir okul müfettişi olan Rupert Birkin ve Gudrun'un sanayici Gerald Crich ve daha sonra bir heykeltıraş Loerke ile olan ilişkileri anlatılmakta. Özünde modernist olan Aşık Kadınlar, Lawrence'ın en sıra dışı, yenilikçi ve rahatsız edici eserlerinden biri kabul edilmiş ki, yasaklı kitaplar arasına katılmış. Bu romanında da Gökkuşağı 'nda olduğu gibi, sanat, siyaset, ekonomik büyüme, cinsiyet, cinsel deneyim, arkadaşlık ve evlilik üzerine geleneksel düşünceye meydan okuyan büyük temaları ve fikirleri olan yazarın Birkin karakterini kendinden esinlenerek yazdığı bilinmekte. Romanında iki erkek arasındaki çekime vurgu yapan Lawrence, eşcinsellik temasına hayranlığını gizlememiş. Dönemine göre oldukça cüretkâr ve rahatsız edici bir eser. Âşık Kadınlar ile 8. günün sonunda vedalaşabildik. Her ne kadar kitap elimden düşmese de uzun soluklu bir okuma oldu. Kitabın özünü, içeriğini anlamak ağır okumama sebep ve yanı sıra felsefik cümlelerinin fazlaca oluşu buna etken. Genel olarak kitabı sevdim. Özellikle hiç beklemediğim vurucu bir sonla bitti. Sıkıntım karakteriyleydi erkekler kibirli ve sıkıcıydı. Keza kadınlar da öyle...

Âşık KadınlarD. H. Lawrence · Can Yayınları · 2021202 okunma

·

1 artı 1'leme

·

121 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Göknur