Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

816 syf.
4/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bir cümle kaç defa tekrar edilebilir?
44 defa. Doğa'nın biriyle konuşurken "Haklıydı." demelerini de sayan biri olursa 44'ün de üzerine çıkar sanırım, onu da herkese içinden söyledi. Bahsettiğim cümle aslında iki söz grubu: "saçlarım suyun altında dalgalanıyordu" ve "başımı çevirdiğimde saçlarım dalgalandı". 816 sayfalık bir kitapta (teknik olarak roman 808. sayfada bitiyor) 44 defa saçlarım dalgalanıyor denmesine neden bu kadar takıldın diyebilirsiniz. Ama kitabın olayı ve rahatsız edici yanı bu, bir cümle onlarca defa tekrar ediliyor. Birisi de şu mesela: "Dağılmaya başlayan bir düşün içindesin ama hâlâ uyanmış değilsin. Uyan.". Kitabı sevenler şu şekilde yanıtlayacak bunu: "Anlayamadın sanırım Mel, karakterin kendi zihninin içinde çıkarımlara ulaşıp ilerleme sağlayabilmesi için bu tekrarlar yapılmış." İyi de bu kadar sık söylenmesi okuma zevkini engellemiyor mu sizce? Ya da mantıklı mı? İlk iki kitapta intikam planında yaşanan gelişmelerden ve olaylardan daha sık bahsediliyordu, ruhsal betimleme varsa bölüm başında birkaç sayfaydı ki bu bile yorup kitabı bıraktırabiliyordu. Elyel'de araya serpiştirilmiş olaylar dışında (dağ evinden çıkıp bir yere gitmek oluyor bu olaylar) 700. sayfaya dek parmakla sayılacak kadar az sayıda heyecanlı sahne oldu. Evet anlıyorum, yazarın kalemi bu şekilde; karakterinin betimlemelerle ve geriye dönüşlerle gelişmesini anlatıyor. Doğa sürekli olarak birilerinden akıl alıyor, biri ona ders veriyor, Ediz'in peşinden ayrılmıyor, ölmüş kişilerin tek bir fotoğrafına bakıp onunla bir ilgisi olmamasına rağmen rüyasında görüyor ya da bu ölüler halüsinasyonlarında bir numaralı oluyor...Çok gelişti ama Doğa, çok büyüdü. Öyle değil mi? Yoksa bu ısrarla kabul ettirilmeye çalışılan bir durum mu? 700'lü sayfalardan sonra kurgu biraz daha hızlandı ve kendimi sayfanın sonuna bakmamak için zor tuttum, zaten bu incelemeyi yazarken de aklımda en kalıcı olan kısımların da bu sayfalar olduğunu fark ettim. Kitabın son 40-50 sayfasında bu tempo geri düştü maalesef. Romanın akışı çoğunlukla çok yavaştı ve temel olaylar dışında aklımda kalmamış bile ve bu benim unutkanlığımla ilgili de değil. Kitapta betimlemelerden ve Doğa'nın sürekli birilerinin sesini "zihninin gerisinde duyması"ndan başka yorucu bir etmen de bakışmalar. Hint dizilerinde oyuncuların ne kadar sık bakıştığını ve o sahnelerin ne kadar anlamsız olduğunu görmüşsünüzdür. Aynısı Elyel'de de var! Ediz ve Doğa bakışıyor, ikisi de birbirlerinin ne demek istediğini nasıl oluyorsa şıp diye anlıyor, Doğa'ya saatler asırlar geçmiş gibi gelmesine rağmen saniyeler geçiyor ama o polisler bir arka sokaktan ne hikmetse gelemiyor! Polislerin siren sesi ve kırmızı mavi ışıkları giderek yaklaşırken bakışma bir türlü bitmiyor. En sonunda o polis gelecek tamam ama bu kadar erken "POLİSLER GELİYORDU" yazılmasına gerek var mıydı gerçekten? Ediz ve Doğa ikilisinin zaman kavramı ve gerçek zamanla onların zamanının farklı olmasını bir yere kadar anlarım ama bu kadar da uçuk olamaz ya, o kadar da farklı akıyor olamaz zaman. Betimlemelerin can sıkıcı bir yanı da polis memurundan katiline, katilin yardımcısından kurbanına herkes inanılmaz edebi betimlemelerle ve İstanbul Türkçesiyle konuşuyor. "Napıyosun?" denmesini beklemiyorum tabii ki, o şekilde yazılması da hoş değil ama "Sorun nedir?" demek yerine "Sorun ne?" demek de zor değil. Yok artık buna takılmış olamazsın diyenler olursa orada durun, bu rastgele bir örnek. Asıl anlatmak istediğim konuşma tarzı. İnsanlar ciddi bir konu da konuşuyor olsa ne bunca betimleme kullanır ne de geçmişi bu kadar dahil eder. Fantastik bir kurgu olmadığını düşünürsek gerçekliğe bir ucundan tutunabilirdi. Benim fark ettiğim bir diğer şey de ikilemde kalınan durumların ikisinden birinin kabul ettirilmesi ya da seçim yapamayacak kadar birbirinden farklı olduklarına inanılması. Ne o kadar farklılar ne de kabul edilecek bir durum var. Bakınız bir örneği: #217366423 SPOILER UYARISI Hani Türk dizilerinde baş karakter ölmez diye bir kuralımız vardır, kitaplarda da (bir örnek olarak Harry Potter) sevilen yan karakter ölmeden önce okuyucuya daha da sevdirilir. İlk bölümler Wattpad'de yayınlanırken kimin öleceğini zaten biliyordum ama basılı hâlinde okuyana dek, Uygar'ın ölmeden önce bu kadar sevdirildiğini bilmiyordum doğal olarak. Uygar'ın Doğa'ya yemek yapması, Ediz kan kaybettiğinde kan vermesi bu sevdirilmenin örnekleri. Daha çok sevilsin ki ölümü daha kötü ve etkileyici olsun. Önceki kitaplarda da yapılabilirdi bu, son kitaba sığmamıştı. Ve o kan verme sahnesi ciddi okunacak bir hesaplaşma sahnesiyken (evet, yine hesaplaşma) Doğa'nın "Uygar'ın kolunda içinden kan akan bir BORU vardı." demesine gülmeden duramadım. Boru diyince akla ilk gelen banyodan su akan boru ya da kanalizasyon borusudur. Evet Doğa tıbbi terimlere yabancı, en azından "içinden serum değil kanın ilerlediği ince bir serum borusu" veya başka bir şey deseydi ya. Boru ne? Basılması yayınlanması yıllar süren bir kitaptı Elyel. Okur kitlesi, eskiden Facebook grubunda neler olacağını tahmin eden heyecanlı bir gruptu, üçüncü kitabın çıkmasını bekleyen binlerce kişi vardı. Önce yazar kitabın pahalı olmasını istemediği için biraz daha beklendi, sonra yayınevi piyasayı bilmiyormuş ve kitap sitelerinden bihaber yaşıyormuş gibi kitabın çıkış tarihini erteledi, yazar bu ertelemeyi "kitap sitelerinin baskısı ellerinde olmadan satışa açamayacağı" sebebiyle açıkladı, baskısı daha detaylı ve fazla ürün içeren çeviri kitapların bile daha az bir fiyata satıldığı günümüz Türkiye'sinde ciltsiz Yabancı Elyel en iyi indirimle 325 TL'ydi. Okurlar bunun sırf satılma garantisi olan bir kitap olduğu için yapıldığını ve "seri sonunu illaki okuyacaklar" düşüncesinde bir kitaba biçilecek maksimum fiyat olduğunu söyledi.
Yabancı - Elyel
Yabancı - ElyelÖznur Yıldırım · Pegasus Yayınları · 2023406 okunma
·
427 görüntüleme
Ömür okurunun profil resmi
kusursuz bir inceleme. haksız olduğun tek nokta yok vallahi. okurken kaç kere “aha ben” dediğimi sayamadım. özellikle tekrarlanan cümleler ve ikilem durumu… böyle bir kalemden benim incelemem hakkında yorum almak çok isterim.
Melinoe okurunun profil resmi
teşekkür ederim, elbette.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.