Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler var gibi ama yok da gibi. Aslında yok gibi bir şey… Yazarı tanıtarak başlıyorum. •Zola, İtalyan bir göçmen mühendis olan bir babanın ve Fransız bir annenin tek çocuğu olarak 2 Nisan 1840'ta Paris'te doğdu. •Babası Emile yaklaşık dokuz yaşındayken öldü. Babasının ölümünden sonra annesi ve Emile'yi mali sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldı. Edebiyata olan ilgisi okul çağındayken drama, şiir ve tiyatroya olan ilgisi ile başladı. Genç Zola, Provence'taki Collége Bourbon'da okulunda yatılı okudu ve arkadaşı Paul Cezanne idi. Zola ilerleyen yıllarda eğitimine Paris'teki Lycée Saint-Louis'de devam etti. Ancak 2 kez denemesine rağmen bakalıryoda başarısız oldu. Bakalorya, Bakalorya, orta öğrenimi bitirme imtihanı ya da üniversitelerin verdiği en aşağı akademik paye idi. •Emile Zola 2 yıl işsiz kaldıktan sonra Hachette yayınevinde memur olarak çalışmaya başladı. Gazetecilik serüveni de böyle başladı. Hachette'de çalışırken gazetelere yazılar yollamaya başladı 1865 yılında da ilk romanı olan 'Claude'nin itirafı'nı yayınladı. Zola'nın yazma stili bir başarıydı ve kısa sürede Fransa'nın en popüler yazarı oldu. Zola, 1886'da 'L'Oevre' ('Başyapıt') romanıyla Paris sanat dünyasını sarstı. Lantier adlı kahramanı aslında Paul Cezanne, Edouard Manet ve Claude Monet de dahil olmak üzere birçok sanatçının bir karışımıydı. Zola en çok Les Rougon Macquart adlı 20 roman serisi ile ünlendi. Serinin ilk kitabı 1870'te yayınlandı ve 1893'te bitirinceye kadar her yıl neredeyse bir roman üretmeye devam etti. Zola, her romanda, ailenin farklı bir üyesine odaklandı ve natüralizm stilini kullandı. Natüralizm, yazarın dünyayı bir bilim adamı veya muhabir gibi gözlemlediği ve sadece gerçekleri ilettiği bir yazım tarzıdır. İlginç bir bilgi vermek istiyorum DREYFUS OLAYI 1894 yılında Yüzbaşı Alfred Dreyfus'un haksız yere casuslukla itham edilerek Fransa'da yargılandığı dava ve ardından gelişen olaylar sırasında Emile Zola'da olayın baş karakterlerinden oldu. Emile Zola, haince ihanetle suçlanan Yahudi ordu subayı Alfred Dreyfus'u savundu. Gerçekte, Dreyfus bir vatanseverdi ve tamamen masumdu. Zola, 25 Kasım 1897'de Le Figaro'da çıkan 'Gerçek Yürüyor, Onu Hiçbir Şey Durduramaz' başlıklı yazısı yayımlandı. Zola ile aynı fikirde olayanlar yazarın aleyhinde 'Kahrolsun Zola', 'Yahudilere ölüm', 'Hainlere ölüm' sloganlarıyla gösteriler düzenlendi. Zola, yargılanmaya başladı ve İngiltere'ye kaçtı. Daha sonra Dreyfus'un yeniden yargılanmasına karar verildi ve Zola ülkesine döndü. İlerleyen zamanlarda Dreyfus yeniden suçlu bulunsa da Cumhurbaşkanı Dreyfus'u affetti. Emila Zola, Dreyfus davasından esinlenerek son romanını yazdı. Kitaba tanıtma kısmına gelince… Öncelikle; kitabın adı içeriğinden biraz bağımsız. Nasıl ölünür anlatmıyor. Ama ölüm var kitapta. Şimdi şöyle ki kitap beş bölümden oluşuyor. Her bölüm farklı ölümleri ele alıyor. Kitabın verdiği o toplumsal mesajı alıyorsunuz gerçekten. İlk bölümde bir Kont ölüyor. Kont için yapılan cenaze töreninde işte süslemeler var, paraya kıyılmış, opera falan var… her şey yapmacık, para için. Kimsenin üzüntüsü gerçek değil. İkinci ölüm üç çocuğun annesini buluyor. Üç çocuk annesinin ölmesini ve mirasını aralarında bölüşebilmek istiyor. Bu da para için yani. İşte bunlar paraları aralarında bölüşürken anneleri görüyor ve o şekilde ölüyor. Çocukları bir anda üzüntü ve vicdan azabı kaplıyor. Pişman oluyorlar. O şekilde yani. Üçüncü ölüm kadın ve erkek ilişkisindeki kadını buluyor. Bu ölüme adam üzülüyor, gerçekten üzülüyor hatta ölürken yanında olamamasına ayrı üzülüyor. Fakar bu adamın üzüldüğü başka bir şey daha vardı. Dükkanını kapatacak olmasıydı. Ki bu da geçim sıkıntısı olacağı için, parayla alakası yok yani. Basit bütçeli bir cenaze oluyor fakat gerçek bir cenaze de oluyor aynı zamanda. Dördüncü ölüm evli çiftin çocuklarını buluyor maalesef… Anne ve baba çocuklarının öleceğinin farkında ve ilaç, tedavi, hekim arayışındalar. Fakat bütçeleri yetmiyor. Çocuklarının ölümüne göz yummak zorundalar. Başka çareleri yok çünkü. Çocukları ölüyor :(( Ben burada cidden üzülmüştüm çünkü diğerlerinden daha gerçek bir üzüntü, yas var. Çocuklarını kaybediyorlar üstat. Diğer acılara benzemez bu… Ağlattı:( Çocuklarının eskiden yaptıklarını hatırlamaları falan koydu… Son ölüm ise yaşlı bir adamı buluyor. Buna da üzüldüm fakat üzüldüğüm şey çocuklardı. Yalnız sayılırlardı yani. Gerçekten üzülmüşlerdi burada da fakat araya komik bir yer sıkıştırmış yazar bu yüzden duyguyu kaçırmıştım ben :D Genel olarak kitap böyle. Kısa da bir kitap zaten, okunur. İnsanın içini bayıyor, ağır geliyor biraz aslında çünkü ölüm, hastalık ve acı normalleşiyor okuduktan bir süre sonra. Herkese tavsiye etmem ama güzel bir kitap olduğunu da söyleyebilirim. Ben bayıldım açıkçası :))
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202215,5bin okunma
··
374 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.