Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

448 syf.
·
Puan vermedi
Cengiz Dağcı'nın "Onlar da İnsandı" adlı eserinin devamı olan bir roman. Kırım'daki Türklerin Sovyetler Birliği ve daha sonrasında 2. Dünya Savaşı esnasında Alman işgali altındaki yaşamlarını, acı hatıralarını dile getiren bir eser.1930'lu yılların sonuyla 1945 arasındaki yıllar ele alınmış. Edebi yönden çok kuvvetli bulmasam da yaşanılan acıları aktarabilme açısından başarılı bulduğumu söylemeliyim. ▪▪▪Kitaplarla ilgili incelemelerimi daha çok kendime hatırlatma amaçlı yazdığımdan bundan sonraki kısım ipucu (spoiler - tatkaçıran) içerebilir. ---------------------------------------------------- Onlar da İnsandı kitabının sonunda Kızıltaşlılar köyden sürülmüştü. Sürülenlerin içindeki Bekir'in kızı Ayşe, dünyaya getirdiği oğlu Alim'i, Çilingirin oğlu Selim'e emanet etmişti. Bu kitapta Alim'i büyüten Selim'in hikayesini okuyacağız. *Oysaki ben daha çok Alim'in hikayesini okuyacağımızı düşünmüştüm.) Komünizm sevdalısı Selim, komite tarafından görevlendirildiği için kolhoz işlerini idare etmek üzere Akmescit (Simferopol)'in Çukurca Köyüne gönderilir. Burada toprak işlerinde verimi artırmak üzere işe koyulur. Ancak köylüler, kendi milletinden birinin özüne bu kadar yabancı olmasına içerlemektedir. Yine de canla başla kolhoz malı olsa da topraklarını işlemeye devam ederler. Onbir bölümden oluşan kitabın ilk beş bölümünde Çukurca ve halkı anlatılmakta. Altıncı bölümden itibaren de Almanya ve Sovyetler Birliği arasında ortaya çıkan 2. Dünya Savaşı konu alınıyor. Bundan sonra da Kırımlı Türklerin, başlayan savaş sonrası Rus ve Almanların çıkarları uğruna nasıl harcandığını, mahvedildiğini okuyoruz. Kırım'da, eli silah tutan herkes Almanya'ya karşı savaşmak üzere savaşa alınır ve savaş bölgelerine götürülürler ancak Selim savaşta sağ kolunu kaybeder, bir süre hastanede kalır. Kırım'a dönmeden önce, Rus Gizli Polis Örgütü (NKVD) tarafından isyan edenlerin cezalandırıldığını, insan dolu camilerin ateşe verildiğini, hapishanedeki mahkumların kurşuna dizildiğini öğrenince öfkeyle dolar Selim. Yaşadığı acı olayların ardından savaştan önce kendi insanına yaptıklarına pişman olur. Ancak Çukurcalılar sanki bir şey olmamışcasına onu bağrına basar. Çukurca'ya döndüğünde küçük Alim'i emanet ettiği Rus sevgilisi Natalya'nın, Alman bir askerle (Hauptman Schreiber) beraber olduğunu öğrenen Selim Natalya'yı döver ve kovar. Yarım bıraktığı evi kolhoz reisi Bilal'le tamamlar. Almanya üstünlüğünü büyük ölçüde kurunca köylülerin topraklarını kendilerine verir ve kendi hesaplarına işlemelerine müsade eder. Kırım Türkleri buna sevinmiştir. Toprakları az bile olsa kendi hesaplarına çalışacak olmaları sevindirmiştir onları. Bütün bunların ardından Alman üniforması altında savaşan Tatarlar ortaya çıkar. Ancak Almanlar ağır kış şartları altında savaşmakta zorlanırlar, Ruslar tekrar savaşa ortak olur. Kitabın sonlarında, Selim Çukurca'da daha fazla duramayacağını kolhoz reisi Bilal'e söyler. Bir süreliğine Alim'i ona emanet ederek Akmescit yolunu tutar. Geri döndüğünde eski sevgilisi Natalya'nın Alman askerle beraber Çukurca'daki eve döndüğünü öğrenir. Bir plan yaparak Alman askerini Yanköy arkasındaki dağlara Muzaffer Biber'le beraber kaçırır. Bir süre dağlarda yaşar. Döndüğünde Rusların Çukurcalıları asıp, kurşuna dizip öldürdüklerini ve geri kalanlarını da Akmescit'e sürdüklerini öğrenir. Dağlarda yaşayamacağını bilen Selim, ölse bile küçük Alim'i alarak Çukurca yolunu tutar. ------------------------------------------------------ Savaşın kaleme alındığı bölümleri okurken hareketleri zihnimde daha iyi canlandırabilmek adına sürekli haritaya bakma ihtiyacı hissettim. Zihnimde canlandıramadan okuduğumda anlayamıyorum çünkü. Kitap elimde oldukça süründü diyebilirim ancak bunun sebebi haritaya bakmak durumunda olmam değildi. Altıncı bölümden itibaren oldukça hızlı bir şekilde kitabı okuduğumu fark ettim. Beni yoran Dağcı'nin ilk beş bölümdeki uzun uzadıya betimlemeleriydi ve olay örgüsüne bir türlü başlamamış olmasıydı. Beş bölümü bitirdikten uzun bir süre sonra kitabı elime almadım. Ancak devamını okumaya başladıktan sonra ara verdiğime pişman oldum çünkü bundan sonra asıl kısım başlıyormuş. Kitabı okumayı düşünenlere şunu diyebilirim: ilk bölümler şevkinizi azaltabilir, nitekim kitap 514 sayfa. Başlarda 'devamı da böyleyse biter mi bu kitap?' gibi bir düşünceye kapılabiliyorsunuz. Kitapta fazla detay ve betimlemenin olduğunu düşünüyorum. Değerli okurlara keyifle okumalar diliyorum...
O Topraklar Bizimdi
O Topraklar BizimdiCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 2018492 okunma
··
1 artı 1'leme
·
64 görüntüleme
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Oldukça kapsamlı ve bilgilendirici bir inceleme olmş..Kaleminize sağlık...
RT okurunun profil resmi
İncelemelerimi kitabı hatırlamak ve soran olursa bilgilendirmek için böyle uzun uzadıya yazıyorum. Teşekkür ederim
Zeyneb Öztürk
Zeyneb Öztürk
çok incesiniz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.