Gezi notlarımdan:
Kitapların dünyasına bir yolculuk
🇪🇸📚
Öyle bir kütüphane düşünün ki, Avrupa’nın Orta Çağ karanlığına ışık olmuş. Çok çeşitli bilimsel ve kültürel birikimleri bir araya getirmiş. Bulunduğu bölgede benzersiz bir entelektüel yapının ortaya çıkmasını sağlamış. Sonra ne mi olmuş? Gelin hep birlikte ‘ENDÜLÜS KÜTÜPHANESİ’ olarak bilinen, ‘Kurtuba (İsp. Córdoba) Saray Kütüphanesinin’ yokoluş hikâyesini öğrenelim.
Endülüs Kütüphanesinin orijinal çizimleri artık bulunmadığı için, gezip gördüğüm, kendi çekimlerim olan fotoğraflarda Endülüs’ü sunmak istedim bu bilgilerle.
Kayıp kütüphanenin sonu hüsran olsa da, geçmişini merakla okudum. Hırs ve iktidar savaşları bunun gibi ne kütüphaneleri, devasa külliyatları yok etmiş. Kim bilir, belki kitaplara verilmesi gereken değer verilseydi, günümüzde bilim, kültür, sanat, coğrafya, astronomi, tıp, felsefe ve benzeri birçok alanda nasıl bir konumda olurduk..
İspanya’nın güneyindeki Müslüman Endülüs Uygarlığı tarafından kurulan bu en büyük kütüphane, bilinenlere göre 400.000 esere ve bu eserlerin kayıtlı olduğu 44 ciltlik bir kataloğa sahipti (8-15 yy).
Bilim, sanat ve kültürde zirveye ulaşmış bir uygarlığın, silah ve atlara tanınan gümrük vergisi muafiyetini kitaplara da tanıması ile, bölgede çok yoğun bir kitap ticareti başlamış. Ve özellikle doğudan gelen el yazması eserler önemli kitap çarşılarında yerlerini almış. O dönem mücevherlerden bile daha değerli kabul edilen kitapların, dönemin önde gelenleri tarafından parlak ve pahalı kumaş kılıflarda muhafaza edildiği de biliniyor.
Hükümdar 2. Hakem döneminde Bizanstan gelen kitaplar, kendisinin ve kardeşinin şahsi kütüphanesiyle birleşince, Kurtuba o dönemin Avrupa’sında gözde bir ilim merkezi haline gelir. Bir dönem doğudan gelen yazma eserler öyle artar ki, yetersiz kalan kütüphanenin daha büyük bir yapıya taşınması 6 ay sürer.
Fakat, 2. Hakem döneminden sonra toplumdaki bu özgür düşünce ortamından rahatsız olan çevreler tarafından kütüphanede yağmalama başlar. Pek çok eser zarar görerek yakılır. Ardından şehri ele geçiren Berberiler, askeri ihtiyaçları karşılamak için kitapları satmaya başlar. Bazı eşsiz bilgi kaynakları ise, Güney İspanya’nın farklı bölgelerine yayılmış, bir kısmı İspanyol zenginlerin eline geçmiş, bir kısmı yakılmış yağmalanmış.
Endülüs’ün krallık himayesine girmesinden sonra ise, geri dönüşü olmayan bir şekilde bu efsanevi kütüphane tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş.
Kardinal Ximenez, müslüman halkın din değiştirmesinde engel olarak gördüğü yaklaşık 5.000 kitaplık bir koleksiyonu halkın gözü önünde yaktırmış. İçlerinden sadece birkaç Tıp kitabını kendine ayırmış.
Endülüs'ün çeşitli şehirlerine dağılan bu kütüphanenin kitapları, Kral Ferdinand ve Kraliçe İsabella'nın emri ile, Müslümanlara karşı uyguladıkları eritme politikası neticesinde şehir meydanlarında yakılır. Siyasi, dini, askeri, milli hırslar nedeniyle koca bir tarih bu şekilde yok edilmiş.
Daha sonra 2. Philip Endülüs’ten geriye kalan kitapları araştırdığında, sadece 2.500 kitap toplayabilmiş. Bu kitaplar da 16. yüzyılda yapılan ve 1984 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne adını yazdıran, günümüzdeki dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olan ‘el Escorial Kütüphanesi’nin temellerini oluşturmakta.
Fransız bilim adamı Pierre Curie’nin, “Müslüman Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden sıfırdan onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık ve yüzyıllar kaybettik.” ifadeleri, bir zamanlar Endülüs’te kitaplardan büyük bir hazinenin varlığının göstergesi...