Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ateşin azabına karşı bu kadar cesur olmayın.
Ey İnsanlar, Görüyorum ki Allah'ın mülkü olan gönül saraylarında Allah'tan başkalarının taht kurmasına izin vermişsiniz. Allah'ın isminin zikredilmesiyle ürpermesi için yaratılan kalpleriniz devletlerinizin, liderlerinizin, bayraklarınızın, futbol takımlarının adının anılmasıyla titrer olmuş. Allah'tan gelen hiçbir delili olmayan, tutkuyla bağlandığınız, etrafında toplandığınız, yere göğe sığdıramadığınız, yollarına baş koyduğunuz, uğrunda ölmeyi göze aldığınız kutsallar edinmişsiniz. Allah'a yakınlaşabilmek izzet ve üstünlüğün yegane ölçüsü iken ecdatınızla, kavminizle böbürlenip damarlarınızdaki kana tapar olmuşsunuz. Ey İnsanlar, Görüyorum ki mülkün sadece bir parçasıyken mülkün sahibi olmaya yeltenmektesiniz. Sizden önce başkalarının elinde olan, sizden sonra da başkalarına kalacak topraklar için "Bu vatan bizim" diyerek Allah'ın mülküne ortak olma iddiasına girmişsiniz. Toprağın sahibini değil toprağı yüceltir hale gelmişsiniz. Rabbimizin yol göstericiliğinden yüz çevirip fikirleriyle, icraatlarıyla, çağırdıkları ideolojiler ile Allah’ın doğru yolunun önünü kesen, yeryüzünü kana, kaosa ve gözyaşına boğan liderlerinizi, siyaset adamlarınızı, yöneticilerinizi bir ömür peşlerinden ayrılmadığınız rehberler edinmişsiniz Rabbimizin ayetlerine sırtınızı dönüp, konuştukları zaman Allah'ı susturmaktan başka hiçbir şeytani misyonları olmayan hocaların, din adamlarının, ilahiyatçıların, şeyhlerin sözlerine itibar eder hale gelmişsiniz. Ey İnsanlar, Tek bir emriyle koca yerküreyi sallayan Yüce Allah'ın bir kitap dolusu emrine karşı kılınız kıpırdamaz olmuş. Allah'ın sınırsız zenginliğinden zerre kadar etkilenmeyip insanların elindeki geçici servet önünde eğilip diz çökmektesiniz. Allah'ın kainattaki sonsuz kudretine kör kesilip sanatçı, oyuncu, müzisyen, sporcu gibi düzenin büyücülerine hayranlıkla alkış tutuyorsunuz. Gelin yapmayın, Gelin bu dünyada tek varoluş sebebiniz olan Rabbimize haksızlık etmekten vazgeçin. O'na yönelin, O'na teslim olun, O'ndan başkalarını yüceltmeyin. Zira O'na döndürülecek, hesaba çekileceksiniz. Ateşin azabına karşı bu kadar cesur olmayın. Hakikatle yüzleşmeye yüreği yetenleri, içindeki müjdelerle bekleyen cennete gitme fırsatını kaçırıp kendi elinizle kendinizi yakmayın.
··
1 artı 1'leme
·
6bin görüntüleme
s. okurunun profil resmi
Gönül sarayları Allah'ın mülküyse peki Allah'ın mülküne kim taht kurabilir? Allah yakınlaşılması gereken midir? Mülkün bir parçası olmak ve mülkün sahibi olmak ne demektir? Allah'ın mülkü denilenin kapsayıcılığı nedir ki ona insan ortak olmaya çalışır? Ya da ortak olmaya mı çalışır? Kusura bakmayın sorularıma cevap bekliyorum.
TARIK SARI [[ Meftun Muvahhid ]] okurunun profil resmi
Öncelikle gönül sarayının Allah'ın mülkü olduğu bilincinde olmak her kulun üstüne düşen vazifedir.. Allah'ın mülküne Allah'tan başkasını koymak kulun nefsi ile hareket etmesidir. Bir nevi o tahta şeytani alet etmektir. Yani ki dünya heveslerini.. Her kim dünya heveslerini Allah'a olan kulluk bilincinin üstüne koyarak yaşar ise belli bir noktadan sonra onun ibadet ettiği şey de Allah'tan başkası olur ki bu insanı şirke sürükler.. Çünkü Allah'ın hâkim olduğu bir yeri Allah'tan başkasına vermiş olur kul.. Bu tahta konulan şey Allah'ın sevgisinin üstüne çıkartılmış bir kul sevgisi de olabilir, bir yapılanma da olabilir, idari bir düzen de olabilir, inanılan teslim olunmuş bir şahısta olabilir.. Eğer ki biz Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmiş " La ilahe illallah" şahitliğini kabullenmiş bir kul bilinci ile yaşıyor isek yakınlaşmamız gereken de Allah'tan başkası değildir.. Çünkü La ilahe illallah dediğimiz zaman; bütün hayat kanunlarının, yaşama biçiminin hepsini Allah'ın tayin ettiğini de biliriz..Ona inanır ona güvenir ona yaklaşır ve ne isteyeceksek ondan isteriz. Çünkü Allah kendisine teslim olmuş hiçbir kulunu asla zayi etmez... Mülkün sahibi olmak demek, herşeyi yoktan var edenin Allah olduğunu bilmektir. Biz ne istersek ondan isteriz.. Koskaca kainatta var olan herşey bir düzen üzerine kurulmuştur.. Gece ile gündüz gibi..Yaz ile kış gibi... Kadın ile Erkek gibi.. Bunların her birinin birbirini tamamlaması ise Allah'ın takdir ettiği ve kurduğu bu düzenin tamamlayıcılarıdır.. Allah bütün bu nizamı düzeni yaratmış ve bizlere Peygamberler göndermiştir.. Peygamberler Allah'ın yeryüzündeki elçileridir.. İnsanlara Allah'ın emrettiği yaşam biçimini tebliğ etmek ile görevlidirler. Bu tebliğde hayat nizamı, yaşam biçimi ve Allah'a inanan bir kişinin uyması gereken hükümler vardır ve bu bir insanın bu dünya hayatında hayatının her alanına uygulaması gereken hükümlerdir.. İşte her kim Allah'ın bu hükümlerini bir kenara bırakır kendi kurallarını kanunlarını ve otoritesini uygulamaya kalkarsa Allah'ın kapsayıcı bir şekilde göndermiş olduğu hükümlere ortak olmuş demektir..hatta onları kabul etmeyip Kendi kanunlarını uygulama çabası içine girmiştir. İşte bu Allah'a ortak koşmaktır ki..Bu da o kişinin Allah'ın kapsayıcı bütünlüğüne ihanettir.. Doğru bir deyiş ile o kişinin şirkidir...
2 sonraki yanıtı göster
s. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Uzatmak istemiyorum ama "Allah şah damarımızdan yakın" olduğunu ayetle bildirmiştir. Şah damarımızdan yakınsa bizim yaklaşma çabamız nereye? Allah varlığıyla eksiksiz ve tamdır, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Öyleyse bizden kulluk istemesi nasıl açıklanır? Bizim yaptıklarımız sadece kendi tekâmülümüz için değil midir? Peygamber "haber getiren" demektir. Bana şah damarından yakın olandan haber getiren bir elçi var o zaman. O halde peygamber değil, rasûl var. Rasûl " Allah'ın irsal ettiği mahal" demek diye biliyorum. Allah'ın ilmini tam anlamıyla anlayan, açan ve aktaran... Peki "Zerre küllün aynasıdır" (Hz. Ali)ne demek? "Sen okyanustan bir damla değilsin, bir damlanın içindeki okyanussun" (Mevlana) ne demek? Başka sormayacağım son.
Bu yorum görüntülenemiyor
1عبدالله بن عبدالله okurunun profil resmi
Müsadenizle paylaşmak istiyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.