Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

214 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yaşanılan ev ve oda bir insanın karakteristik yapısını, yaşam felsefesini ve kendine verdiği özenin yansımasıdır diye düşünüyorum. Ekonomik çerçeveden bağımsız, koşullar ne olursa olsun, her koşulun kendi el verdiği imkanlıkta insan yaşadığı yere kendinden bir esinti bırakabilir. Buna daha geniş pencereden bakarsak eğer, her ırk, ülke, kendi imkan ve donanımsal zenginlikleri çerçevesinde bir ev mimarisi yaratmıştır. Kaba taslak örnek ülkelerdeki; Japon, Çin, Arap, Afrika, Avrupa, Rus ev tipleri kendilerine has karakteristik özellikler taşır. Bu kitap Türk Ev Yapısını inceliyor. Bunu var eden yapı taşlarına kitap çerçevesinde değineceğim, sonra neden bu kadar kasvetli bir mimariyi yarattıklarını kendimce yorumlayacağım.  Türk ev yapısının kökeni göçebelik döneminden gelir. Çadır bir oda ve büyük bir genişliktedir. Her şey odanın çeşitli bölgelerinde toplanarak kategorize edilmiş. Çadır; alt örtü, üst örtü ve yan örtü şeklinde algılanan bir yapı, bu geleneksel Türk evlerine de sirayet eden bir anlayış vermiştir. Türk ev yapısında kullanılan malzeme daha çok ahşap yapımı, buna bağlı olarak evlerin ömrü ortalama 80 yıllık, çok azı da 150-200 yıllık olmuştur. Türkler yerleşik hayata İslam'ı kabul ettikten sonra yoğun bir şekilde geçiş yapmaya başlamıştır. Bu zihniyet temeldeki göçebe yaşam ile İslam kültürü ile harmanlanıp Türk tipi eklektik ev yapısını var etmiş. Evlerin yapısını belirleyen en önemli etkenlerden biri de iklim koşulları. Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve İç Anadolu'nun iklim sertliği evlerin yapı malzemesini ve şeklini etkilemiş. Ama yazar şöyle bir mantık kurmuş; Türkiye jeopolitik olarak bölgelerin geçiş noktasında olduğu için ülkenin dış kısımları yakın olduğu diğer ülkelerden etkilendiğini, oralarda salt Türk Evlerine rastlayamayacağını belirtiyor. O yüzden kitap incelemesi için çoğunlukla İç Anadolu'daki Türk Ev yapılarını ele alıyor.  Türk Ev yapısı; tek katlı veya iki katlı ahşap yapılardan oluşur. Evin ortasında sofa diye adlandırılan(günümüzde salon, hol diyoruz) ortak toplanma alanı bulunur. Bulunduğu yöreye göre; sergah, seyvan, aralık, serge, hanay, divanhane, hayat gibi adlandırmaları var. İç sofalı ve dış sofalı diye çeşitlere ayrılabiliyor. Bu alan Erkek için dizayn edilmiştir. Bir köşesinde yükseltilip sedir yapılır(taht gibi) ve etrafında diğer misafirlerin oturması için yastıklar konulur. Mumford "Tarih Boyunca Kent" kitabında evlerin ve odaların yaratım sürecinde burjuvazi yapıların örnek alındığını belirtmişti. Türk ev yapısı da  Osmanlı Sarayı'nın biçimsel prototipi gibi duruyor. Yazar kitabı çok donuk ve tekniksel ele almış, odaların iç yapısı ve iş bölümleri üzerine hiç durmadı. Oysa ki muazzam bir ataerkil dizayn örneği hakim. Sofa dışındaki diğer odalar Kadın ihtiyaç yapılarına göre bölümlenmiş çünkü kadının yaşamı evde geçer, ev daha çok Kadın içindir. Odalar yazlık ve kışlık oturma ihtiyacına göre farklı pencere boyları ve ev açılarına hakim. Pencereler genellikle panjurlu ve 6 küçük kare camların büyük bir kare içine yerleştirmesi şeklinde dizayn edilmiş. Burada oda sıcaklığını korumaya çalışmışlar. İki katlı evlerde alt kat pencereler mahremiyet için küçük tercih edilmiş, üst kattaki pencereler güneş ışığı için daha büyük tercih edilmiş.  Tavan yüksekliği ekonomik koşullara göre yükseliyor. Yüksek tavan olduğunda yukarıda güneş ışığının daha çok içeri girmesi için bir üst pencere eklemeleri de olmuş. Çadır kültüründen gelen üst örtü anlayışı, yani tavan, ekonomisi yüksek evler için estetik denebilecek şekillerle süslenmiş. Alt örtü, yani zemin, çoğunlukla halılar ve örtüler ile kaplanmıştır. Yan örtü, yani duvar kısımları, eşyaların, erzakların deposu için dolap olarak değerlendirilmiş. Türk sokaklarını ağaçlandırmayı tercih etmemişler, her ev mahremiyet için kendi ev çevresine ağaç dikmeyi tercih etmiştir. Yani özetle Türk Ev Tipi'nin oluşumuna etki eden etmenler; göçebelik, İslam, ekonomi, jeopolitik konum, iklim ve sanatsal geçmişin olmaması. Şuna anlam veremedim; göçebe geçmişten gelen bir topluluk, rasyonel çerçeveden yaklaşırsak eğer; yaşamsal olarak daha minimalist olmalıydı. Daha sade ve kullanışlı, az materyaller ile yalın bir yaşamsal yapı, ama öyle değil. Ben bunu daha çok islam kültür yapısının örneklem alınmasıyla çarpık bir özgünlük yarattıklarını düşünmüştüm ama ek olarak Arapların eski yapılarına baktım, onların bile daha estetik ve otantik duruyor. Türk ev yapılarında dini motifler, lale, kubbe gibi şekiller örnek alınmış ama genel çerçevede Arap yapılarına benzetemedim. Oldukça iç karartıcı ve kalabalık eşya yığınlarının olduğu bir yapı. Bence bir evin estetikliğini tavan yüksekliği ve pencere genişliği belirliyor. Bu yapıdaki evlerin görsel ve zihinsel zevki çok daha yüksek. Türkiye’de inşaat yönetmeliğine göre tavan yüksekliği minimum 2.60 metre olmalıymış. 260 cm’in altındaki tavanlar yaşanabilir değilmiş. Merak ettim ve birkaç ülkenin tavan yüksekliği yönetmeliğine baktım, aşağı yukarı hepsi aynı. Eski dönem yapılarına bakıyorsunuz, insanların estetik anlayışı yanında bu belirlemeler çok sakil kalıyor. Zeugma Mozaikleri, Yunan, Roma evleri, Machu Picchu kent yapısı hepsi özgün, etnik yapılar. Günümüz yapılarına bakınca da Hruşçovka evlerine benziyor, özensiz ve ruhsuz yapılar. Sanırım genel yorumum şöyle: Derin tarihsel veya güçlü ekonomik geçmişi olan ülkelere bakınca, sanat, bilim, ilim ve ekonomik güçlerinin mimari yapılarına özenli ve estetiksel biçimde sirayet ettiğini görüyoruz.  Daha çok dini veya aristokrasi yapılarında görsek de, bu birikim gündelik yaşamsal yapılara da yansıtılmış. Osmanlı'nın güçlü dönemlerine baktığınız zaman hazinesini daha çok dini mekanlar ve askeri yapılar üzerine akıtmışlar. Halkın zihinsel ve kültürel gelişimi önemsenmemiş veya yeteri önem arz edilmemiş. Türk "Halkı" sanatsal, estetik, kişisel gelişim olanaklarından hayli uzak bir topluluk olarak gelişim gösterdi. Bu noksanlıklar onların aile, konut, kültür biçimine de yansımış. Yapılar göze hoş gelmesinden uzak, temel yaşam gereksinimi üzerine dizayn edilmiş. Varlıksal olarak çok uzun bir tarihe ve kültüre sahip olmaması da büyük bir etkendir tabii ki ama asimile oldukları Araplar bile Türkler'den daha çok estetik ve sanatsal birikime sahip, bu da böyle üzücü bir detay. 
Kendi Mekânının Arayışı İçinde Türk Evi
Kendi Mekânının Arayışı İçinde Türk EviÖnder Küçükerman  · Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını · 19854 okunma
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.