Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
İlk sayfalardan şöyle dedim: Bu kitabın yazarı bir şeyleri dert edinmiş, üstlerine uzun uzun düşünmüş biri. Kelime seçimleri ve cümleleri kuruşunda bile seziliyor bu. Altmışların değişim isteğinden ve dönem sinemasındaki "yeni yaşam" akımından etkilenerek yazmış Soysal. Gerçekten de, okurken metnin yazarı için bir yaşantı olduğunu hissettim. Bende de bir anlatıdan çok bir yaşantı gibi yer etti. Dışa bakışı kuvvetli. Tasvirleri ustaca. Kimi zaman karakterlerin iç dünyasını, kimi zaman dışarıyla bağlarını izliyoruz. Bir Ankara portresi de canlanıyor gözümüzde. Özgün ve etkileyici bir kısım: Araya girip insan ve doğa arasında zamansız bağlantılar kuran ve hikayeye üstten bakmamı sağlayan bilmecemsi doğa paragrafları. Ela'nın çıkmazları, kelimelerle yakala(n)maktan ziyade kaçmaları... Memet'in "dışarı"yla çetin hesaplaşması... Okurken Rilke'nin o etkileyici çocukluk anısındaymışım gibi hissettim kendimi. Vücudumu paçavralarla kapatmış, yüzüme maskeler takıp aynanın karşısına geçmişim de bir anda maskeler düşmüş, paçavralar dört yana uçuşuvermiş gibi. Kendime itiraf etmeye cesaretimin olmadığı, içimde "İyi de ne zaman?" diye bekleyen, belki biri dokunmasa uzun süre açmaya niyetli olmayacağım konular açıldı. Ve o cesur cümleler bir bir önüme döküldü. O meşhur cümlesi aklıma geldi Atay'ın: "Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım. Kötü bir hayat yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım." Memet'in bir yerlerinden atlamayı başardığı, Ela'nın "kadınca bilmeyişleriyle", korkuları, şüpheleriyle bir türlü aşamadığı, uzaklaşamadığı o eşik. Kendimi düzeltip durmakla uğraşırken hayattan ne kadar uzaklaştığımı fark ettim ben de. Ve ona derinliğiyle dahil olabilmeyi umdum.
Yürümek
YürümekSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20121,161 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.