Gönderi

830 syf.
9/10 puan verdi
“Bir kitap okudum, okuduğum hiçbir kitaba benzemiyordu.”
Yazıya Orhan Pamukvari bir girişle başlıyorum: “Bir kitap okudum, okuduğum hiçbir kitaba benzemiyordu.” Eylül ayının hemen hemen tümünü bir kitap aldı ama her anına değdi. Katalan yazar Jaume Cabre’nin 8 yılda yazdığı, dilimize Suna Kılıç (çiçek) tarafından çevrilen ve Selahattin Özpalabıyıklar tarafından yayına hazırlanan kitap tek kelimeyle muhteşem. Romanın esas kahramanı Adria Ardèvol ancak başrolü 1794’de yapılan değerli bir keman ile paylaşıyor. Adria Ardèvol’un sevgilisi Sara’ya kendi hayat hikayesi üzerinden yazılan bir itirafın hikayesi aynı zamanda yapılmasından öncesi ve yapıldığı dönemdeki ve sonrasındaki sahipleriyle birlikte bir kemanın 1300’lerden başlayan bir tarihinin izini sürüyoruz. Kitabın başındaki 80-100 sayfası tüm bu olayları ve sıçraya sıçraya anlatıp bir anda üstünüze boca ettiğinden bir sersemliyorsunuz. Romanın alametifarikası olan dili, uzun cümleler ve yoğun bilgi içeriyor. Ama asıl farklılık cümle yapıları birinci tekil şahısla başlayan cümle ikinci tekile geçip hoppa üçüncü tekil şahısla bitiyor. Aynı cümle diyorum Bu arada aynı cümlede yüzyıllar arası astral vari bir yolculuğu da çıkınca haliyle başınız dönüyor. Auschwitz'deki bir Nazi Doktoruyla başlayan cümle 500 yıl önceki bir İspanyol Engizisyoncusu ile bitebiliyor. Benzerini daha önce okumadığım bu yazım tarzı ilk anda karmakarışık bir yumak gibi gelip, beni zorladı. Askıdaki kolyelerimin arada birbirine dolaşıp düğüm olmasına benzettim bu deneyimi. Sabırla bu dolaşmış kolye yumağını yavaş yavaş açmak gibi kitabın başında bu sabrı gösterirseniz düğümlerin ilmek ilmek çözüldüğünü göreceksiniz. Gerisini akışına bırakın. Kitapta çok farklı kahramanlarla farklı çağlarda anlatılan tüm hikâyeler, tek bir hikaye gibi: İyiyle kötünün bitmeyen mücadelesi çağlara yayılıyor, kötülük bir engizisyon rahibi iken II.Dünya savaşında bir SS subayının yüzüne dönüşüveriyor. Adrià'nın Sara'ya olan tutkulu aşkı yanında Bernat ile olan arkadaşlığını da çok keyifle okudum. Adrià'nın Alzheimer teşhisi almasından sonra hafızası çökmeden hayat hikâyesini yazmaya başlaması ve bir makale sayfasının arkasına yazdığı bu karmakarışık notların Bernat'ın elinden bir kitaba dönüşmesi dokunaklı bir hikaye halinde. Son sayfayı çevirdikten uzun süre sonra bile sizinle kalacak kitaplardan. Filmi yapılmamış sanırım ama olsa nasıl olur diye de düşünmekten alamadım kendimi.
İtiraf Ediyorum
İtiraf EdiyorumJaume Cabre · Alef Yayınevi · 2015187 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.